Önerilen Sonuçlar()
Mobil Uygulamayı İndir
QNB Invest
© 2018 QNB Invest A.Ş.
TCMB Hükûmetle birlikte belirlenen orta vadeli yüzde 5 enflasyon hedefini korudu. TCMB bu hedefe varmada üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olarak, hedef ufku içerisinde kararlı ve azimli bir tutum göstereceğini vurguladı. Bu noktada “azimli” vurgusunun ilk defa TCMB resmi metinlerinde yer aldığını gözlemliyoruz.
Sayın Naci Ağbal’ın sunumunda en çok dikkat çeken konu TCMB’nin 2021 sonu enflasyon projeksiyonu olan %9.4’ü yakalamayı ciddi ve kararlı bir “ara hedef” olarak göstermesi oldu. Bizim beklentimize göre (TL’nin 2021’i 8.40 ile kapatması varsayımı ile) enflasyonu 2021’i %11 civarında kapatabilir. Ancak, küresel enerji & gıda & emtia fiyatlarındaki güçlü artış trendi, COVİD-19 sonrası yeni normalin tedarik zincirleri üzerindeki kalıcı etkileri ve hizmet fiyatları üzerindeki yukarı yönlü riskler (örneğin asgari ücret zammının %15 civarında gerçekleşmesi) enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk yaratıyor. Bu kadar yukarı yönlü risklere rağmen TCMB’nin güçlü “ara-hedefe” ulaşma vurgusu bize göre Merkez Bankası’nın görece güçlü TL beklentisine dayanıyor.
Bu beklentinin temel olarak gerçekçi olduğunu değerlendiriyoruz. Yabancı yatırımcılar için carry getirisi görece çok cazip seviyelerde ve GOÜ’lere çok güçlü portföy yatırımı akımları gerçekleşiyor. Yerleşikler açısından ise mevduat faizlerinin %17-18’lere doğru yükseldiğini ve geçici olarak vergilendirmenin cazip olduğunu göz önüne almak gerekiyor. Ayrıca, USD’nin diğer para birimleri karşısında döngüsel olarak ciddi bir zayıflama trendin içine girdiği çok net olarak gözlemlenebiliyor.
Hatta, Sayın Ağbal bugün çok net bir şekilde 2021’in ilk yarısında enflasyon görünümüne dair artan riskler yüzünden ek sıkılaştırma yapacağının net bir şekilde sinyalini verdi. Biz de kurum olarak 24 Aralık’ta gerçekleşecek PPK toplantısında ilk aşamada 100 baz puan faiz artışı bekliyoruz. TCMB’nin “gerekirse ek sıkılaştırma gündemde olabilir” ifadesini de karar metnine yerleştirmesini bekleriz. Belki de daha önemlisi bugün Sayın Ağbal yılın ikinci yarısında enflasyon düşmeye başlayınca faiz indirimleri konusunda aceleci olmayacakları sinyalini de verdiğini değerlendiriyoruz. Bu sinyal belki de faizlerin çıkacağı en yüksek seviyenin nerede olacağından dahi daha önemli bir unsur.
TCMB’nin güçlü ve kararlı iletişimine ve kendi içinde yüksek tutarlı değerlendirmelerine rağmen, TCMB’nin sunduğu makro çerçevede bir risk unsurun söz konusu olduğunu değerlendirebiliriz. O da TL’nin güçlü performansının makro çerçeve üzerindeki ağırlığı. Son 1.5 aydır atılan adımlar ile beraber ciddi yabancı sermaye girişine ve USD’nin diğer para birimleri karşısındaki çok zayıf performansı ve artan mevduat faizlerine rağmen yerleşikler döviz mevduatlarını artırma eğilimindeler. Ayrıca, TL’nin diğer gelişmekte olan para birimleri karşısındaki performansı yılın geri kalanında olduğu gibi zayıf devam ediyor. Ayrıca, ek döviz ediniminin karşılığında TL mevduat artışı aşağı yönlü baskılanıyor. Bu da TL’nin performansı konusunda tek belirleyicinin Merkez Bankası olmayabileceğini gösteriyor.
Sunumda dikkat çeken diğer unsur ise “şeffaflık” konusuna yapılan vurgu idi. “Şeffaflık” özellikle döviz ve kur politikası ve rezerv yönetimi kapsamında vurgulandı. Ayrıca, TCMB’nin uygun fırsatların oluşması durumunda “şeffaf” olarak döviz alımı niyetini açık bir şekilde gözlemledik. Buradaki uygun şartların oluşması için büyük ihtimalle dolarizasyon trendinin güçlü ve kalıç bir şekilde tersine dönmesi gerekecektir. “Şeffaflık” konusunda TCMB’nin açıklamaları:
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB)bugünkü toplantısında faiz oranlarında bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor. Toplantının ana gündemi “Pandemi Acil Varlık Alım Programı (PEPP) ve “Uzun Vadeli Refinansman Operasyonları (TLTRO)” olacak. Mart ayında 750 milyar Euro ile uygulanmaya başlanılan ve Haziran’daki artırım ile 1,35 trilyon euroya ulaşan PEPP’nin bugünkü toplantıda 500 milyar euro civarında daha genişletilmesi bekleniyor. Bunun yanı sıra mevcut durumda Haziran 2021’e kadar uygulanacak olan PEPP ve TLTRO’nun süresinin 2021 yıl sonuna kadar uzatılacağı tahmin ediliyor.
Avrupa’da artan salgın vakalarına bağlı olarak getirilen kısıtlama önlemleri ekonomilerde yavaşlamaya neden olurken, bölgede iktisadi faaliyetlere yönelik belirsizlik oldukça arttı. Alınan önlemlerle birlikte azalan kapasite kullanım oranına paralel bölge ekonomisinin yavaşlaması bekleniyor. ECB pandemiden çıkışta da ekonomik toparlanmanın engebeli olacağı ve dezenflasyonist baskıların güçlü ve uzun süreli olabileceği görüşünde. Bölgede yıllık enflasyon -%0,3’de bulunurken, enflasyon 2021’in başında da negatif tarafta kalabilir.
Öte yandan Kasım ayının başından bu yana Euro dolar karşısında yaklaşık olarak %4 oranında değerlendi. ECB ise enflasyonda aşağı yönlü baskıya neden olmasından dolayı güçlü eurodan rahatsız.
Sonuç olarak; ECB’nin varlık alım programı miktarı ve süresinin artırılması beklenirken, bugünkü toplantıda ekonomiyi desteklemek için ne gerekirse yapacaklarına yönelik mesaj vereceklerini düşünüyoruz. Diğer yandan ECB para politikasının mevcut sorunları çözmek için yeterli olmadığını, bunun için maliye politikasının da temel rol oynaması gerektiği yönündeki görüş bildirebilir. Buna paralel Lagarde, Avrupa Birliği bütçesi ve kurtarma paketi konusundaki anlaşmazlığa son verilmesi yönündeki çağrısını tekrarlayabilir. ECB’nin varlık alımlarını artırması beklentiler dâhilinde iken, bu yöndeki bir kararın belirgin piyasa etkisi yaratmasını beklemeyiz.
ABD Senatosu Çoğunluk Lideri koronavirüs salgınının etkileriyle mücadele için yeni teşvik paketi teklifinde bulunurken, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı da yeni teklifini hazine bakanına sundu. ABD'de yeni başkan olarak seçilen Biden, ekonomi ekibini açıklarken Kongre'nin güçlü bir destek paketini geçirmesi gerektiğini belirtmişti. ABD’de mali teşvik paketi için çalışmaların yapılması, konu ile ilgili tekliflerin sunulması ve niyetin bu yönde olması paketin geçirilmesine yönelik beklentilerin artmasına neden oluyor. Diğer yandan bazı şirketler koroavirüs aşılarını ABD ve AB’de kullanım için onaya başvurdu. Hem aşı konusunda hem de ABD’de mali yardıma yönelik yaşanan gelişmeler piyasalar tarafından olumlu fiyatlanıyor. Güven liman algılamalarına olan talep azalırken, dolar endeksi Nisan 2018’in en düşük seviyelerine geriledi. Hisse senedi piyasaları yükselen trendde hareket ederken, MSCI GOÜ endeksi neredeyse son iki yılın en yüksek seviyelerine ulaştı, ABD borsaları ise tarihi zirve seviyelerde hareket ediyor. Kısa vadede piyasaları destekleyecek bu katalistlerin varlığı ile genel itibariyle olumlu hava korunabilir.
Dolar Endeksi
Dünyada bazı kısıtlamalar devam ederken, zamanla bu önlemlerin aşı veya alınan önlemlerin sonucu olarak gevşetilmesi ve/veya kaldırılması ekonomilerin yeniden yüksek kapasite ile çalışması ve gelir yaratması açısından önemli olacak. Kısa vadede ekonomilere yönelik olumlu beklentiler satın alınırken, orta-uzun vadede aşı gelişmelerinin ekonomiler ve dolayısıyla da küresel piyasalar üzerindeki etkisi takip edilecek.
MSCI GOÜ Endeksi
Piyasalara teknik olarak bakacak olursak; doların güç kaybetmesi ile destek bulan altın ons fiyatlarında kısa vadede 1850 dolar direncinin aşılması yükselişin devamı açısından önemli. EUR/USD’de 1,20 desteğinin üzerinde yön yukarı kalmaya devam edecek. USD/TL’de 7,72 önemli destek olarak izlenebilir. BIST 100 Endeksi’nde ise 1310 desteğinin üzerinde olumlu görünüm korunuyor olacak. 1340 direncinin kalıcı olarak aşılması 1355 hedef direncine yönelim için takip edilebilir.
Altın ons fiyatları son haftalarda satış baskısı altında kalırken, son dört ayın en düşük seviyelerine geri çekilmiş durumda. ABD’de daha güçlü bir ekonomik teşvik paketi yanlısı olan Biden’ın yeni başkan olarak seçilmesi altın ons fiyatlarının 1965 dolar seviyesine kadar yükselmesine neden olmuştu. Ancak Amerikan ve Alman firmalarının ortak geliştirdiği koronavirüs aşısının etkinlik oranının %90'ın üzerinde olduğunu açıklanması ile küresel çapta riskli varlıklara yönelim gerçekleşirken, altın onsa olan talep belirgin şekilde azaldı. Buna paralel altın ons orta vadeli görünüm açısından kritik seviye olan 1850 dolar desteğini aşağı kırdı.
Yaşanan aşağı yönlü hareket ile 1800 dolara yönelen altın ons, kısa vadede bu seviyenin üzerinde kalma eğilimi ile dip oluşum çabası gösteriyor. Dolayısıyla da kısa vadede geri çekilmenin hız kestiğini söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönemde altın fiyatlarında etkili olabilecek faktörlere baktığımızda; aşı haberleri, ABD’de ekonomik yardım paketi konusundaki gelişmeler, özellikle Aralık ayında ECB’nin varlık alım programı için vereceği karar ve Fed’in tahvil alımlarına yönelik olası karar değişikliği şeklinde belirtebiliriz.
Avrupa’da yeni kısıtlamalarla birlikte ekonomilerde daralma beklenirken, ECB’nin Aralık ayında Pandemi Acil Varlık Alım Programı'nda ve TLTRO’da artırıma, mevduat faizinde ise indirime gideceğine yönelik seçenekler masada bulunuyor. Diğer yandan dün akşam toplantı tutanaklarını açıklayan Fed, tahvil alım programında güncelleme yönünde mesaj verdi. Bunun yanı sıra salgının uzun bir süre ekonomilerde baskı unsuru olarak kalması beklenirken, önümüzdeki yıl ABD’de yeni başkan ile birlikte yardım paketindeki gelişmeler de önemli olacak. Her ne kadar aşı konusundaki olumlu gelişmeler altın onsta güvenli liman algılamalarını azaltsa da, majör merkez bankalarından ekonomileri desteklemek adına ek parasal gevşeme yönündeki olası adımları ve ABD teşvik paketi kısa vadede aşağı yönlü hareketi sınırlayabilir. Teknik olarak bakacak olursak; kısa vadede 1800 dolar desteğinin üzerinde dip oluşturması önemli. Orta vadede ise görünümün güçlenmesi için 1850 dolar direncinin aşıldığını görmemiz gerekiyor.
Küresel çapta artan salgın vakalarına bağlı olarak getirilen kısıtlama önlemleri ekonomilerde yavaşlamaya neden olurken, iktisadi faaliyetlere yönelik belirsizlikler artış gösterdi. Salgının hızında artış devam ederken, ekonomilerde yavaşlama beklentisi ile küresel risk alma iştahı geçtiğimiz haftalarda olumsuz etkilenmişti. Yurtdışı piyasalardaki zayıflığın yanı sıra içeride jeopolitik risklerin artması TL varlıkların benzer ülke varlıklarına görece zayıf performans göstermesine neden olmuştu. Artan ülke risk primi ile birlikte dolarizasyon eğilimi, döviz kuru oynaklığının enflasyon beklentilerinde yükselişe neden olması gibi gelişmeler TCMB’den faiz artırım tahminlerini güçlendirmişti. TCMB’nin yeni dönemde piyasa beklentilerini karşılayacak şekilde parasal sıkılaştırmaya gitmesi ve tüm fonlamanın tek bir kanaldan gerçekleştirecek olması sadeleşme/anlaşılabilirlik adına piyasalar açısından pozitif. Diğer yandan TCMB’nin önümüzdeki dönem için parasal sıkılığın devamı konusunda duruşunu koruması makroekonomik ve finansal istikrara olumlu yansıyacaktır.
Kararlar sonrasında TL varlıkların seyrine bakacak olursak; BIST 100 Endeksi banka hisseleri öncülüğünde yükselişine devam ederken, tarihi zirve yeniledi. Dolar kuru ise 7,60 desteğinin altı ile kısa vadeli sıkışmasını aşağı tamamladı. Öte yandan TR 5 yıllık CDS ise 360 seviyesine doğru geri çekildi. TCMB’nin piyasalar tarafından olumlu karşılanan kararlarının ardından, geçtiğimiz dönemde negatif ayrışan TL varlıkların önümüzdeki süreçte benzer ülkelere görece aradaki kaybı geri alma çabası içerisinde olduğunu görebiliriz. Kısa vadede endeksin 1300 seviyesinin üzerinde kalması, USD/TL’nin ise 7,60’ın altındaki seyrine devam etmesi muhtemel görünüyor.
Geçtiğimiz dönemde ağırlıklı olarak jeopolitik gerilimin etkisiyle baskı altında TL varlıklar; ABD başkanlık seçim sonuçlarının ve dışarıda aşı konusunda yaşanan gelişmelerin küresel piyasalar tarafından olumlu fiyatlanması ile toparlanma eğilimi içerisine girdi. Bu hafta siyasi taraftaki gelişmeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni dönemde ekonomi politikalarında farklı bakış açısı geliştirilebileceğine, enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesine yönelik sinyaller vermesi ile içeride oluşan olumlu hava TL varlıklarda toparlanmanın devamını sağladı. Buna paralel Türkiye’nin risk primini gösteren 5 yıllık CDS’i 400’ün altına gerileyerek son 8 ayın en düşük seviyelerine yönelirken, yurtiçi varlıklar yurtdışından pozitif ayrışıyor.
TL karşısında dolar: 8,52 civarından gevşeme gösteren USD/TL’de 8,00 olan psikolojik desteğin aşağı kırılması ile beraber geri çekilme hızlandı. Buna paralel bu hafta TL dolar karşısında yaklaşık olarak %10 oranında toparlanırken, benzer ülke para birimlerinin ortalamasına göre %9 olumlu performans gösterdi. Dolar kurunda geçtiğimiz haftalarda yaşanan sert yükselişin başladığı nokta olan 7,72 seviyesinin altına yönelim aşağı yönlü hareketin devamı adına olumlu görünüyor. Kurda 7,51 ise önemli destek seviyesi olarak takip edilebilir.
BIST 100 Endeksi: TL’deki değer kaybetme dönemi esnasında pozitif ayrışan endeks bu ayın başı itibariyle yükselen trendde hareket ediyor. Endeks kurdaki aşağı yönlü hareketin başladığı haftalık dönemde ise %8 oranında değer kazandı. Bu ayın başından itibaren ise endeks %19’a varan oranda yükseliş gösterdi. Özellikle TL’deki toparlanma ve ülke risk primindeki düşüş ile ralli hareketine devam eden endekste rekor kapanışlarla birlikte güçlü görünüm korunuyor. Endeksteki yükselişin rekor işlem hacmi ile desteklenmesini yukarı yönlü hareketin devamı için sağlıklı buluyoruz. Teknik olarak endekste 1245 desteğinin üzerinde kalınması kısa vadeli görünüm açısından önemli. 1300 ve 1310 direnç seviyeleri olarak korunuyor.
Sonuç olarak; gelecek hafta TCMB yeni başkanın göreve gelmesinin ardından faiz kararını açıklayacak iken, toplantıda politika faizinin ortalama fonlama maliyetine yakınsaması yönünde adım atılması TL varlıklardaki iyimserliğin devamı adına takip edilebilir. Kurlarda aşağı yönlü eğilimin korunması yurtiçi hisse ve tahvil-bono piyasalarındaki geçtiğimiz aylardaki benzer ülke varlıklarına görece olumsuz performansın geri alınması için öne çıkıyor.