QNB Invest Odak

Hilmi Yavaş 3 Haziran 2021 Perşembe
Mayıs Enflasyon Verisi

Enflasyon (TÜFE)  Mayıs’ta aylık %0,89 artış gösterdi. Diğer bir değişle, enflasyon kurum beklentimiz olan %2,0’nin ve piyasa beklentisi olan %1,5’in epey altında gerçekleşmiş oldu.  Sonuç olarak, yıllık enflasyon %17,14’ten %16,59’a gerilemiş oldu. Böylece, 2019’un son çeyreğinden bu yana sürekli yükselen yıllık enflasyonun geçtiğimiz Nisan ayı itibariyle zirveyi görmüş olabileceğini değerlendirebiliriz.

Öte yandan, daha dikkat çekici olarak işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE (Çekirdek Enflasyon B Grubu) yıllık bazda Nisan’da %17,8 ile zirveyi gördükten sonra Mayıs’ta %17.0’ye gerilemiş oldu.


Mevsimsellikten arındırılmış çekirdek enflasyon trendinin (3 aylık ortalamanın yıllıklandırılması ile elde ediliyor) ise geçtiğimiz Ocak başında %25’ler seviyesinde zirveyi gördükten sonra kademeli bir şekilde gerileyerek Mayıs itibariyle %15’li seviyelerin bir miktar altına gerilediğini hesaplıyoruz. Bu gerilemeye sebep olan ana unsur ise Ocak ayında %25’ler seviyesinden Mayıs’ta düşük çift haneli yüzdelere gerileyen temel mallar enflasyonu oldu.

Temel mallar enflasyon eğilimindeki gerileme oldukça dikkat çekici, çünkü imalat ÜFE eğiliminin Mayıs’ta %60’lı seviyelere yükseldiğini hesaplıyoruz. Özellikle, Mayıs ayında gerçekleşen enflasyonun beklentimizin çok altında gerçekleşmesi TÜFE temel mallar fiyatları ve ÜFE imalat endeksi arasındaki büyük ayrışmadan kaynaklandı.


Öte yandan, hizmet enflasyonu trendinde sene başından bu yana devam eden yükseliş trendinin Mayıs’ta durakladığını gözlemliyoruz. Mayıs itibariyle hizmet enflasyonu eğilimi %15’ler civarında seyrediyor.  Ayrıca, hizmet sektörünün kademeli olarak Mayıs’ta yeniden açılmaya başlaması ile beraber, 2021 boyunca hizmet kalemlerinde genel olarak maliyet artışı (ücret ve mal fiyatları) ve düşük kapasite kullanımı kaynaklı yükselmesi  şaşırtıcı olmayacaktır.


Enflasyon görnümüne baktığımızda ise 3 ana kalemde kayda değer risk barındığını düşünüyoruz. Bu kalemler temel mallar, gıda (özellikle işlenmiş mamuller) ve hizmet. Son yaptığımız hesaplamaya göre Türkiye’de özellikle tahıl ve yağ mamulleri dünya fiyatlarının dikkat çekici oranda altında seyrediyor. Ayrıca, imalat fiyatlarındaki artışların kademeli olarak temel mallar enflasyonuna yansımasını beklemeye devam ediyoruz. Hizmet enflasyonunda ise maliyet kaynaklı artışların etkili olmasını bekliyoruz.


Nisan ve Mayıs’ta beklentilerimizin altında gerçekleşen enflasyon verilerine rağmen, yukarıda bahsettiğimiz enflasyonist baskılar sebebiyle (ayrıca TL’deki zayıf seyir devam ediyor) yıl sonu enflasyon beklentimiz olan %14’ü şu aşamada sınırlı olarak %15’e revize ediyoruz. Bu artışın yaklaşık yarısı ise son yapılan akaryakıt/doğalgaz zammından ve altın fiyatlarındaki son artıştan kaynaklanıyor.


 

 

Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi


Kaynak: TÜİK, QNBFI

 

 

İkon-ok
Hilmi Yavaş 31 Mayıs 2021 Pazartesi
1Ç21 GSYH Büyüme Gerçekleşmesi

1Ç21’de büyüme beklentimiz olan %6,0 ve piyasa beklentisi olan yaklaşık %6,3’ün üzerinde %7,0  gerçekleşti. Büyüme rakamları gösterdi ki 4Ç20’de parasal sıkılaştırma ile beraber kredi/mali genişleme sona erse ve ekonomi kısmen kapansa da iktisadi faaliyetler güçlü kalmaya devam etti.

Grafik 1 – Çeyreklik GSYH Katkı (yıllık değişim, % puan)

Kaynak: TÜİK, QNBFI

2021’in ilk çeyreğinde yıllık bazlı büyümeye, sabit sermaye yatırımlarının 3,0 puan, hane halkı tüketiminin 4,5  puan katkıda bulunduğunu hesaplıyoruz. Stok birikimi ve hata payından büyümeyi 1,5 puan düşürücü, net ihracatın ise 0,8 puan arttırıcı katkısı olduğunu hesaplıyoruz.

Sabit sermaye yatırımlarının (1Ç21’de) yıllık bazda %11,4 oranın artış göstermesi ise büyük oran makine ve teçhizat yatırımlarında gözlenen yıllık bazda %30,5 artışa bağlı. İnşaat yatırımları aksine yıllık bazda %4,7 oranında daralmış.

Hanehalkı tüketiminde gözlemlenen (1Ç21’de) yıllık bazda %7,4 oranındaki artışın ise arkasında dayanıklı ve yarı dayanıklı mallar tüketimindeki artış etkili. Keza, bunu yerleşik ve yerleşik olmayanların tüketim harcamaları verisinden anlıyoruz. Bu veriye göre, dayanıklı mallar tüketimi yıllık bazda %20,5, yarı dayanıklı mallar tüketimi ise %17,0 artış göstermiş.

Üretim tarafında ise yılın ilk çeyreğinde yıllık bazlı büyümeye sanayinin 2,5 puan, hizmetlerin 1,4 puan, bilgi/iletişimin 0,5 puan ve kamu yönetimi (eğitim ve sağlık dahil) 0,4 puan katkıda bulunduğunu gözlemliyoruz. Üretimden alınan vergi/sübvansiyonun ise 1 puana yakın GSYH’ye katkıda bulunduğunu belirtebiliriz.

Kısa vadede 2021’in ikinci çeyreğinde hizmetler ve inşaat sektörlerinde görece zayıf bir seyir izlendiğini değerlendiriyor olsak da imalat sanayi özellikle güçlü dış talebin katkısıyla oldukça güçlü seyretmeye devam ediyor. Geçen seneden pandemi kaynaklı yaşanan düşük baz etkisiyle beraber, yıllık bazda %17-18 civarında bir GSYH büyüme verisinin gerçekleşmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Ayrıca, 3Ç20 itibariyle hem küresel hem de Türkiye ölçeğinde aşılanma ve bağışıklık kazanmanın hızlanması ile beraber ekonomik aktivitenin hızla canlanacağını tahmin ediyoruz. Bunda başta turizm/yemek ve ulaştırma sektörleri olmak üzere hizmet sektörü aktivitelerindeki canlanma baş rolü oynayacaktır.

Sonuç olarak, parasal ve maliye politikasındaki sıkılık sebebiyle Türkiye’de iç talep bir miktar baskılanmaya çalışılsa da baz etkilerinin de katkısıyla 2021 tamamında büyümenin güçlü bir rakama tekabül etmesini bekliyoruz. Yılın ilk çeyreğindeki güçlü GSYH gerçeklemesi ve yılın ikinci çeyreğinde öncü göstergelerin büyüme eğilimine dair sunduğu güçlü sinyallerden dolayı 2021’in tamamına dair büyüme beklentimizi %6,0’dan %7,0’e revize ediyoruz.  

2021’de net ihracatın büyümeye sabit sermaye yatırımlarının 1,5 puan ve hane halkı tüketiminin 3,0  puana yakın katkıda bulunmasını bekliyoruz. Net dış ticaret ve stok değişimi toplam katkısının ise 2,5 puan büyümeyi arttırıcı etkisi olmasını bekliyoruz.


Grafik 2 – 4Ç Birikimli GSYH (yıllık, % puan katkı)

Kaynak: TÜİK, QNBFI


İkon-ok
Hilmi Yavaş 7 Mayıs 2021 Cuma
TCMB PPK Kararı Değerlendirmemiz

TCMB PPK beklendiği gibi %19 olan politika faizini değiştirmedi. Öte yandan, karar metninde de kayda değer bir değişiklik gözlemlemiyoruz.

Daha önceki karar metninden çok farklı olmamak üzere "Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak, Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut duruş sürdürülecektir." cümlesinin önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Bu ifadeden çok yakın zamanda bir faiz indirimi gelme ihtimalinin düşük olduğu sonucunu çıkarabiliriz.

Önünüzdeki döneme baktığımızda ise şu aşamada enflasyonun Mayıs ayında yıllık %18 civarında zirve yapmasını, ancak yılın ikinci yarısında kademeli gerilemesini bekliyoruz. TCMB’nın enflasyon projeksiyonu grafiğine baktığımızda, TCMB’nın yıllık enflasyonun Nisan itibariyle %17 civarında zirve noktasını görmesini ve sonrasında kademeli olarak düşüş trendine girmesini beklediği anlaşılıyor. Gene TCMB’nin “Enflasyon Raporu’nda sunduğu grafikten anladığımız, TCMB enflasyonun Haziran-Eylül döneminde büyük oranda %16 civarında dalgalanmasını ve asıl büyük düşüşün ise son çeyrekte gerçekleşmesi bekliyor. Bu açıdan, TCMB’nin projeksiyonu kendi beklentimize yakın buluyoruz.

 

Öte yandan, yılın son çeyreğinde enflasyonda düşüş beklentimiz TCMB’nin projeksiyonlarına kıyasla daha sınırlı. Bu noktada, TCMB’nin gerçekleşen yıllık enflasyonun Nisan’da yaklaşık %17 zirve yapmasını ve sonrasında kademeli olarak gerilemesini beklediğini düşündüğümüzde, Banka’nın faiz hadlerinde bir indirim için bir süre daha beklemeyi tercih edeceğini değerlendirebiliriz. Bu açıdan olası bir faiz indirimi için Eylül ayı aday olabilir. Öte yandan, bu beklentimiz daha erken bir faiz indiriminin gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Her hâlükârda kayda değer bir miktarda bir faiz indiriminden bahsedecek olursak, bunun yılın son çeyreğinde gerçekleşmesi çok daha olası görünüyor. Son olarak, başta FED olmak üzere büyük Merkez Bankaları’nın alacağı kararlar ya da vereceği mesajlar Türkiye’de para politikasının seyrini büyük oranda etkileyebilir.


 

Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi


İkon-ok
Hilmi Yavaş 29 Nisan 2021 Perşembe
“Enflasyon Raporuna” Dair Değerlendirmemiz
TCMB bugün yılın ikinci “Enflasyon Raporunu” yayınladı. Bu rapor dâhilinde yılın ilk “Enflasyon Raporunda” % 9,4 ve %7,0 olan 2021 ve 2022 sonu enflasyon tahminlerini sırasıyla  %12,2 ve %7,5'e revize edildi. Karşılaştırmak gerekirse, piyasa beklentisi 2021 sonu için %14-15 arasında seyrediyor.

Keza, biz de kurum beklentimizi, yukarı yönlü risklere de dikkat çekerek %14,0 olarak belirlemiştik. TL’deki son değer kaybı ile beraber, küresel emtia (gıda), işlenmiş ara malı ve navlun fiyatlarındaki yüksek seyir devam ediyor. Ayrıca, asgari ücrete yapılan %21 zam, tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ve düşük kapasite kullanımından dolayı hizmet enflasyonu 2021’de yukarı yönlü sürpriz yapabilir. 2022/2023 yılına ilişkin enflasyon beklentilerimiz de düşük çift haneli enflasyonun korunacağı yönünde.

TCMB’nın enflasyon projeksiyonu grafiğine baktığımızda, TCMB’nın yıllık enflasyonun Nisan itibariyle %17 civarında zirve noktasını görmesini ve sonrasında kademeli olarak düşüş trendine girmesini beklediği anlaşılıyor. Gene grafikten anladığımız, TCMB enflasyonun Haziran-Eylül döneminde büyük oranda %16 civarında dalgalanmasını ve asıl büyük düşüşün ise son çeyrekte gerçekleşmesi bekliyor. Bu açıdan, TCMB’nin projeksiyonu kendi beklentimize yakın buluyoruz. Öte yandan, yılın son çeyreğinde enflasyonda düşüş beklentimiz TCMB’nin projeksiyonlarına kıyasla daha sınırlı.

TCMB’nin enflasyon projeksiyonuna konu olan çıktı açığı tahminine baktığımızda ise 1Ç21 için +%2,3 olan oranın 3Ç21 itibariyle %0,0’a, 4Ç21 itibariyle ise -%2,0’e gerilemesi bekleniyor. Diğer bir değişle, TCMB yılın ikinci yarısında iç talepte kayda değer bir ivme kaybı bekliyor. Anladığımız kadarıyla, TCMB’nin bu beklentisi kredi büyüme ivmesinde kalıcı bir yavaşlama projeksiyonuna dayanıyor. Bunun da TCMB’nin “sıkı para politikasının” devam edeceği iletişimi ile uyumlu olduğu değerlendirilebilir. Öte yandan, haftalık veriler, kredi eğilimin son haftalarda çok da hız kesmediğine işaret ediyor.

Önümüzdeki hafta Pazartesi (3 Mayıs) açıklanacak Nisan ayı enflasyon verisinin piyasa beklentisi olan %1,7’nin bir miktar altında  %1,5 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Beklentimize paralel bir gerçekleşme durumunda yıllık enflasyon %16,2’den %17,0’e yükselmiş olacak. Öte yandan son kur hareketi üzerinden, şu aşamada enflasyonun Mayıs ayında yıllık %18 civarında zirve yapmasını, ancak yılın ikinci yarısında kademeli gerilemesini bekliyoruz.

Bugün TCMB Sayın Şahap Kavcıoğlu’nun yenilenen enflasyon projeksiyonu üzerine yaptığı para politikası hakkında açıklamalarının da önemli olduğunu değerleniyoruz. Bu ifadeler sırasıyla:

  • Para politikası duruşu, enflasyon görünümüne yönelik yukarı yönlü riskler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenecektir.
  • Bu doğrultuda politika duruşu, enflasyon gelişmeleri ve enflasyon beklentileri dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecektir.
  • Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli hedefimize ulaşıncaya kadar politika faizi, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, gerçekleşen ve beklenen enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edilecektir.

Bu noktada, TCMB’nin gerçekleşen yıllık enflasyonun Nisan’da yaklaşık %17 zirve yapmasını ve sonrasında kademeli olarak gerilemesini beklediğini düşündüğümüzde, Banka’nın faiz hadlerinde bir indirim için bir süre daha beklemeyi tercih edeceğini değerlendirebiliriz. Bu açıdan olası bir faiz indirimi için Eylül ayı aday olabilir. Öte yandan, bu beklentimiz daha erken bir faiz indiriminin gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Her hâlükârda kayda değer bir miktarda bir faiz indiriminden bahsedecek olursak, bunun yılın son çeyreğinde gerçekleşmesi çok daha olası görünüyor.


İkon-ok
İrem Dışpınar 29 Nisan 2021 Perşembe
Küresel piyasalarda risk alma iştahı devam ediyor

Pandemi tedbirleri nedeniyle küresel çapta ekonomik aktivite olumsuz etkilenirken, hem mali hem de para politikası tarafında ekonomilere destek ihtiyacı devam ediyor. Buna paralel majör merkez bankaları genel olarak toparlanma sağlanana kadar ekonomileri desteklemeye devam edeceklerine yönelik duruşunu koruyor. ABD’de son aylarda enflasyon beklentileri artarken, Fed dün akşamki toplantısında varlık alımlarının azaltılmasının gerekliğine ve/veya zamanına yönelik söylemde bulunmadı.  Fed tahvil alımlarını azaltmayı konuşmanın henüz zamanı olmadığını ve hedeflerde kayda değer ilerleme sağlanana kadar varlık alımlarının mevcut hızda devam edeceğine yönelik mesaj verdi. Dolayısıyla da küresel çapta düşük faizli para politikası ve ekonomileri destekleme yanlısı tutum piyasalarda risk alma iştahını canlı tutuyor. Küresel borsalarda yükselen trendde; özellikle de ABD borsalarında zirve seviyelerde olumlu seyir korunuyor.



Yurtiçi piyasalara bakıldığında ise; geçtiğimiz hafta satış baskısı altında kalan BIST 100 Endeksi, bu hafta tepki alımları ile toparlanma çabası gösterdi ve kayıplarını geri aldı. Yükselen trendde hareket eden endekste kısa vadeli teknik görünüm güçlenmiş durumda. 1400 seviyesinin üzeri yükseliş hareketinin devamı adına izlenebilir. 1380 destek ilk etapta olup, 1350 desteğinin üzerinde olumlu görünüm korunuyor olacak. Küresel borsalarda ise Fed’in varlık alımlarını azaltma yönünde bir mesaj vermemesi ve bu tarafta oluşan endişeleri azaltıcı yönde duruş sergilemesi risk iştahının seyri açısından olumlu. Fed’den varlık alımlarının azaltılmasına yönelik güçlü sinyal gelmediği sürece küresel piyasalar destek bulmaya devam edebilir.



İkon-ok
Hilmi Yavaş 28 Nisan 2021 Çarşamba
Enflasyon Raporuna Dair Beklentimiz

Yakın dönemde para politikasını açısından önemli veri akışına baktığımızda, dikkatimizi yarın TCMB Başkanı Sayın Şahap Kavcıoğlu tarafından sunulacak olan yılın ikinci “Enflasyon Raporu” ve  3 Mayıs 2021 günü yani önümüzdeki hafta Pazartesi günü yayınlanacak olan Nisan ayı enflasyon verisi çekiyor.


Bir önceki yılın ilk Enflasyon Raporu’nda TCMB enflasyonun 2021 yılı sonunda yüzde 9,4 olarak gerçekleşeceği, 2022 yıl sonunda yüzde 7’ye ve 2023 yıl sonunda ise orta vadeli hedef olan yüzde 5 seviyesine gerileyerek istikrar kazanacağını tahmin etmekteydi. Öte yandan, Mart ayından itibaren döviz kuru hareketleri ve emtia fiyatlarındaki artış ile beraber iç talebin beklenin epey üzerinde seyretmesi ile beraber bu beklenti silsilesi artık gerçekçi görünmüyor.


Dolayısıyla, 29 Nisan’da yayınlanacak Enflasyon Raporunda, TCMB’nin enflasyon projeksiyonunu 2021 sonu için %12,5, 2022 sonu için %8,5, 2023 sonu için ise %6,5 olarak güncellemesini beklemekteyiz. 2024 yılına ilişkin beklenti ise %5,0 olarak açıklanabilir. Ayrıca, özellikle 2021 sonuna ilişkin revizyonun ise büyük oranda TL cinsi ithalat fiyatları beklentisindeki ve çıktı açığı tahminlerindeki büyük oranlı değişiklikten kaynaklanmasını bekliyoruz.


Yılın ilk “Enflasyon Raporunda” TCMB, 4Ç20 itibariyle ekonominin %2,8 gibi büyük bir çıktı fazlası (ekonominin potansiyelinden hızlı büyümesi) verdiğini hesaplamıştı. Çıktı fazlasının Haziran 2021 itibariyle ortadan kalkması ve 4Ç21 itibariyle yeniden %2.0 gibi bir çıktı açığına dönmesi öngörüyordu. Diğer bir değişle, 2021 süresince çıktı açığında %5.0’lik gibi bir düşüşün yaşanmasını hesaba katıyordu. Yarın yayınlanacak “Raporda” ise çıktı açığı tahminin Haziran 2021 için +%2,0, Aralık 2021 için ise %0,0 olarak revize edilmesini bekleriz.


Kurum beklentilerine geldiğimizde ise Nisan ayında enflasyonun piyasa beklentisi olan %1,7’nin bir miktar altında  %1,5 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Böyle bir gerçekleşme durumunda yıllık enflasyon %16,2’den %17,0’e yükselmiş olacak. Öte yandan son kur hareketi üzerinden, şu aşamada enflasyonun Mayıs ayında yıllık %18 civarında zirve yapmasını, ancak yılın ikinci yarısında kademeli gerilemesini bekliyoruz.


Her ne kadar yıl sonu enflasyon beklentimiz %14 olsa da riskler yukarı yönlü kalmaya devam ediyor. TL’deki son değer kaybı ile beraber, küresel emtia (gıda), işlenmiş ara malı ve navlun fiyatlarındaki yüksek seyir devam ediyor. Ayrıca, asgari ücrete yapılan %21 zam, tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ve düşük kapasite kullanımından dolayı hizmet enflasyonu 2021’de yukarı yönlü sürpriz yapabilir. 2022/2023 yılına ilişkin enflasyon beklentilerimiz de düşük tek haneli enflasyonun korunacağı yönünde.

 



İkon-ok
İrem Dışpınar 22 Nisan 2021 Perşembe
ECB'nin varlık alım programına dair mesajları izlenecek…

Avrupa Merkez Bankası (ECB) bugün saat 14:45’te faiz kararını açıklayacak. ECB’nin faiz oranlarında bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor. Kararın sonrasında (15:30) Başkan Lagarde’ın basın toplantısında tahvil alım programının miktarına ve vadesine yönelik açıklamalarının yanı sıra ekonomi-para politikasına yansımalarına dair vereceği mesajlar takip edilecek…

Avrupa’da kısıtlama önlemleri ekonomilerde yavaşlamaya neden olurken, bölgede iktisadi faaliyetlere yönelik riskler sürüyor. Hatırlanacağı üzere ECB  ekonomiye destek sağlamak adına Aralık ayı toplantısında 1,35 trilyon euro büyüklüğündeki pandemi tahvil alım programını 1,85 trilyon euroya genişletmiş ve  süresini 9 ay ile Mart 2022'ye uzatmıştı. ECB Başkanı Lagarde son haftalarda yaptığı açıklamalarda; salgın tedbirlerinin kısa vadede ekonomik faaliyetleri olumsuz etkilemeye devam edeceğini ancak büyümeye yönelik risklerin daha dengeli olduğunu ve belirtti. Diğer yandan ECB, Euro Bölgesi ekonomisinin parasal ve mali teşviklerden destek bulduğunu, ekonomide tam toparlanma sağlanana kadar bu teşviklere son verilemeyeceğinin mesajını veriyor. Bugünkü toplantıda karar değişikliği beklenmese de, ECB’nin Pandemi Acil Varlık Alım Programı'nın Mart 2022'den önce sonlandırılabileceğine  dair açıklaması yapması ve/veya tahvil alım programının hızı konusunda değişikliğe işaret etmesi yönünde beklentiler mevcut. 

Sonuç olarak;  Avrupa’da salgın ve salgına yönelik tedbirler devam ederken, bölgede ekonomiye hem mali hem de para politikası tarafında destek ihtiyacı sürecektir. Dolayısıyla da ECB’nin bu yöndeki söylemini koruyacağını düşünüyoruz. ECB’nin bugünkü toplantısında varlık alım programına dair vereceği mesajlar önemli olacak.




İkon-ok
Back to Top