QNB Invest Odak

Hilmi Yavaş 26 Mayıs 2022 Perşembe
TCMB PPK Kararı Değerlendirmemiz

Piyasa beklentisi ve bizim beklentimize paralel olarak, TCMB politika faizini %14’te sabit tutmaya karar verdi. Hatırlanacağı üzere, TCMB Eylül-Aralık ’21 arasında politika faizinde toplam da 500 baz puan faiz indirimine gittikten sonra bu sene gerçekleşen 5 toplantıda da faizleri sabit bıraktı.  

TCMB enflasyon görünümü ile ilgili değerlendirmesinde bir önceki karar metninde olduğu gibi küresel gelişmelere yer vermiş: “Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaya devam etmiştir”. Bu değerlendirmede yurtiçi talep koşullarına ilişkin bir değerlendirme yer almıyor.

Son 3 karar metninde yer alan TCMB’nin geleceğe yönelik rehberlik etmesini amaçladığı paragraf aynı şekilde korunmuş: “Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir.”

Bu paragrafa “Değerlendirme süreçleri tamamlanan teminat ve likidite politika adımları devreye alınacaktır.” cümlesi eklenmiştir. Bu ifadelere ilişkin tahminimiz TCMB’nin bankacılık sistemini swap kanalı yerine APİ kanalından fonlama sürecini hızlandırabileceğini yönünde. Ayrıca, döviz cinsi teminatlar yerine TL teminatların teşvik edilme süreci hızlandırılabilir. Bu adımların makro dengelere etkisinin sınırlı olabileceğini değerlendiriyoruz.  

Bu ifadeyle ilişkili olarak “Kur Korumalı TL mevduat” hacminin 875 milyar TL’ye yükseldiğini gözlemliyoruz.  Bu oran bankacılık sisteminde duran toplam vadeli TL mevduatın yarısına biraz daha az bir miktara tekabül ediyor. Ayrıca, uzun süredir karar metinlerinde “kapsamlı bir politikası gözden geçirme sürecinin devam ettiği ifade ediliyor.

Öte yandan, TCMB Türkiye’deki enflasyon görünümü konusunda olumlu  değerlendirmesi de benzer şekilde yinelemiş: “Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir”.

TCMB bir önceki karar metnine eklenen “Kurul, uzun vadeli Türk lirası yatırım kredileri de dâhil olmak üzere kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının finansal istikrar açısından önemli bir rol oynayacağını değerlendirmiştir.” ifadesini korumuş. Ancak, bu ifadenin sonunda yer alan “Bu çerçevede Kurul, makro ihtiyati politika setinin güçlendirilmesine karar vermiştir.” ifadesinin yerine “Kurul, güçlendirdiği makro-ihtiyati politika setini ilave tedbirlerle kararlılıkla uygulamaya devam edecektir.” ifadesi eklenmiş.

Bu ifadeden anladığımız TCMB bir bakıma “hedefli ticari kredi” uygulamasına ağırlık vermeye devam edecek. Bu ifadelerden tüketici kredileri yerine yatırıma ve ihracata yönelim üretim yapan şirketlere kredi kullandırılmasını teşvik edecek adımların devam edeceğini anlayabiliriz. Aynı şekilde ithal ikamesi ya da ihracat potansiyelini arttırıcı yatırımlara uygun finansman sağlanması konusunda Merkez Bankası’nın bir tercihi olduğu görünüyor.

Önümüzdeki hafta açıklanacak Mayıs enflasyonu ile beraber yıllık enflasyonun %70’ten %74’e doğru yükseleceğini değerlendiriyoruz. Ayrıca, son kur oynaklığı karşısında enflasyon beklentilerindeki bozulmanın devam etme riski söz konusu. İktisadi faaliyetlere baktığımızda ise dayanıksız mallar ve hizmet talebinin güçlü, dayanıklı mallar ve yatırım kalemlerinin ise zayıf seyrettiğini değerlendiriyoruz. Bu koşullar altında Merkez Bankası’nın makro-ihtiyati tedbirler üzerinden para politikası kararları almaya devam edeceğini düşünüyoruz.

 Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi


İkon-ok
Hilmi Yavaş 26 Mayıs 2022 Perşembe
TCMB PPK toplantısı beklentimiz

TCMB PPK 26 Mayıs 2022 Perşembe günü toplanıp, faiz kararını saat 14:00’da açıklıyor olacak. Piyasa beklentisi bizim beklentimize paralel olarak, TCMB’nin bu yılın geri kalan toplantılarında olduğu politika faizini %14’te sabit bırakması yönünde. Hatırlanacağı üzere, TCMB Eylül-Aralık ’21 arasında politika faizinde toplamda 500 baz puan faiz indirimine gitmişti.

Enflasyon (TÜFE) Nisan’da piyasa beklentisi olan %5,5-6,0 ve bizim beklentimiz %6,5’in bir miktar üzerinde aylık %7,25 oranında artış gösterdi. Dolayısıyla, yıllık enflasyon %61,1’den %70’e yükseldi. Mayıs ayında da enflasyonun %4-5 civarında gerçekleşmesini olasını değerlendiriyoruz. Bu durumda yıllık enflasyonun %75’e doğru yükselmesi söz konusu olacaktır.

Enflasyonist baskıların en önemli göstergelerinden bir tanesi hizmet enflasyonundaki artışın Nisan’da devam etmesiydi. Mevsimsellikten arındırılmış kira, haberleşme ve ulaştırma haricindeki hizmet enflasyonu (çekirdek) Aralık’ta %8, Ocak’ta %8,8, yükseliş gösterdikten sonra Şubat’ta %4,1, Mart'ta %4,6 ve Nisan’da %5,0 artış gösterdi. Diğer bir değişle çekirdek hizmet enflasyonunun geçen sene Ekim’de %20,2 iken Nisan’da %53,9’a yükseldiğini gözlemliyoruz.

Bu yılın ilk yarısında ÜFE-TÜFE arasındaki makasın henüz kapanma eğilimine başlamadığı için maliyet kaynaklı fiyat artışlarının hem mal hem de hizmet gruplarında görünmeye devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca, enerji fiyatlarına yönelik fiyat artış baskısının yıl boyunca devam edebileceğini değerlendiriyoruz. Pandemi sonrasında hizmet sektörünün kapasite kullanım oranındaki artışla ve sektördeki girdi maliyetlerindeki artışla beraber hizmet enflasyonundaki yüksek seyrin devamı ise şaşırtmayacaktır.

İktisadi faaliyetlere baktığımızda ise dayanıksız mallar ve hizmetler tüketiminin güçlü seyrettiğini, öte yandan dayanıklı tüketim malları, sabit sermaye yatırımları ve inşaat sektörü üretiminin Aralık ayından bu yana ivme kaybettiğini değerlendiriyoruz. Sektörel ciro verilerine baktığımızda inşaat sektörünün güçlenmediği görünüyor. Mevsimsellikten arındırılmış inşaat sektörü üretim hacminin Aralık ayından bu yana daraldığını düşünüyoruz. Aralık ayında finansal piyasalarda yaşanan oynaklık, inşaat maliyetlerinde yaşanan büyük artış inşaat sektörü üretimini olumsuz etkilemiş olabilir.

Kredi arzına baktığımızda ise son haftalarda ticari kredi arzında güçlü ivmelenmenin devam ettiğini gözlemliyoruz. Negatif reel faiz görünümü altında, şirketlerin işletme sermayesi ihtiyacının artmasından dolayı yılın geri kalanında TL cinsinden kredi arzının artış trendine devam etmesini bekliyoruz. Bu açıdan, TCMB’nin ticari kredi arzını olumlu görmeye devam edeceğini düşünüyoruz.

TCMB’nin dikkat çekeceği diğer bir konunun ise cari denge ve ödemeler dengesi finansmanı olacağını tahmin ediyoruz. Beklentimiz Haziran-Aralık ’22 arasında cari açığın yüksek turizm sezonunun olumlu katkısına rağmen yüksek emtia fiyatlarının etkisiyle 13 milyar USD’ye erişebileceği yönünde. TCMB’nin ödemeler dengesi finansmanı konusunda “liralaşma” politikasına atıf yapmaya devam edeceğini değerlendiriyoruz. Ayrıca, bankanın cari dengenin (açık) “sürdürülebilir” yapısına vurgu yapacağını düşünüyoruz.

 

İkon-ok
İrem Dışpınar 23 Mayıs 2022 Pazartesi
EUR/USD’de kısa vadeli görünüm güçlendi…

EUR/USD: ECB Başkanı Lagarde on yıldan fazla bir süredir faiz oranlarındaki ilk artışın Temmuz ayında gelebileceğini belirtirken, ancak ekonomiye yönelik endişelerle yarım puanlık artırıma sıcak bakmadığının mesajını verdi. Fed faiz artırım döngüsüne başlamışken, diğer majör merkez bankası olan ECB de parasal sıkılaştırmaya yönelik daha net mesaj vermiş oldu. EUR/USD, ABD tahvil faizlerindeki geri çekilme ve Lagarde’ın açıklamaları ile 1,0640 direncinin üzerine tepki gösterdi. Buna paralel paritede kısa vadeli görünüm güçlenmiş durumda. 1,0640’ın üzerinde kalınması halinde 1,0740 ve 1,0840   hedef dirençler olarak izlenebilir.  1,0530 ikincil destek iken, bu seviyenin üzerinde kısa vadeli olumlu görünüm korunabilir.






Altın ons: Doların küresel çapta güç kaybetmesi altın ons fiyatlarına olumlu yansıdı. Kısa vadeli alçalan kanalı yukarı tamamlayan ve 1865 dolar direncine ulaşan altın onsta görünüm güçlü. Bu seviyenin üzeri 1900 dolar direncine yönelim için öne çıkıyor. 1830 dolar destek konumunda iken, üzerinde kalınması takip edilebilir.


İkon-ok
İrem Dışpınar 5 Mayıs 2022 Perşembe
Endekste 2478’in aşılması ile yükseliş ivme kazanacak…

Fed politika faizini beklendiği gibi 50 baz puan artırırken, bu oran 2000 yılından beri en yüksek miktara işaret ediyor. Bilançonun 1 Haziran’dan itibaren aylık 47,5 milyar dolar, gelecek 3 ayda ise aylık 95 milyar dolar azaltılacağı ifade edildi. Enflasyonla mücadeleye vurgu yapılırken, Başkan Powell gelecek birkaç toplantıda 50 baz puanlık ilave faiz artışlarının masada olması gerektiğini belirtti. Fed’in 75 baz puanlık bir faiz artışına ise mesafeli duruş sergilemesi piyasalarda olumlu tepkiye neden oldu. Buna paralel  piyasalarda risk alma iştahının devamını görebiliriz.

 

BIST 100 Endeksi Powell’ın 75 baz puanlık faiz artırımının değerlendirilmediğini belirtmesinin olumlu yansıması ile tatil sonrası güne yukarı yönlü başlangıç yaptı. Endeks tatil öncesinde Fed’in kararlarını beklerken, bant hareketi içerisinde sıkışma formasyonunda seyir izlemişti. Endekste 2478 seviyesi sıkışma direncine işaret ediyor; bu seviyenin aşılması halinde kısa vadeli görünümün güçlenmesini ve yükselişin 2510 direncine doğru ivme kazanmasını bekleriz. 2398 kısa vadeli dip seviye olup, bu desteğin üzerinde kalındığı sürece endekste kısa vadeli olumlu görünüm korunuyor olacak; mevcut trade pozisyonları korunabilir ve trade fırsatları değerlendirilebilir görüşündeyiz.



İkon-ok
Hilmi Yavaş 5 Mayıs 2022 Perşembe
Nisan Enflasyon Verisi Değerlendirmemiz

Enflasyon (TÜFE) Nisan’da piyasa beklentisi olan %5,5-6,0 ve bizim beklentimiz %6,5’in bir miktar üzerinde aylık %7,25 oranında artış gösterdi. Dolayısıyla, yıllık enflasyon %61,1’den %70’e yükseldi. Nisan’da enflasyondaki yükselişte ana unsurlar ulaştırma hizmetlerindeki %11,3, su fiyatlarındaki %14,2, akaryakıt fiyatlarındaki %4,  doğalgaz fiyatlarındaki %35, dayanıklı mallardaki %5,1, eğitimdeki %6,6, lokanta/oteller grubundaki %7,0 ve gıda ve içecek grubundaki %13,4 artış oldu.

Dikkat çeken verilere baktığımızda, Nisan’da taze-sebze meyve yıllık enflasyonu %81,5'ten %104,8'e yükseldi. Yakın bir süre önce, Aralık 2021'de bu oran çok daha az %18 civarındaydı. Öte yandan, işlenmiş gıda ürünleri enflasyonu yılık %63,6'dan %78,1’e yükseldi. Gıda fiyatlarındaki artışların arkasında ise bazı ürünlerde yurtiçi üretimin talebe yetişmekte zorlanması, üretim faktör maliyetlerindeki artışlar, uluslararası gıda hammadde fiyatlarında döviz bazında artışlar ve döviz kuru hareketlerinin olduğunu değerlendiriyoruz. Eğer Şubat ortasında işlenmiş temel gıda ürünlerinin KDV oranı  indirilmeseydi, işlenmiş gıda ürünlerindeki yıllık artış oranı %90'u rahatlıkla bulabilirdi.

Gıda fiyatlarındaki güçlü ve hızlı artışa rağmen, jeopolitik gelişmelerin yansıması olarak, küresel gıda fiyatlarında güçlü bir artış yaşanıyor. Ayrıca, TL cinsinden uluslararası işlenmiş gıda fiyatları ile yurtiçi gıda fiyatları arasındaki makasın kapanmasının uzunca bir süre daha devam edeceğini değerlendiriyoruz.

Enflasyonist baskıların diğer önemli unsurlarından biri ise hizmet enflasyonundaki artışın devam etmesiydi. Mevsimsellikten arındırılmış kira, haberleşme ve ulaştırma haricindeki hizmet enflasyonu (çekirdek) Aralık’ta %8, Ocak’ta %8,8,  yükseliş gösterdikten sonra Şubat’ta %4,1, Mart'ta %4,6 ve Nisan’da %5,0 artış gösterdi. Diğer bir değişle çekirdek hizmet enflasyonunun geçen sene Ekim’de %20,2 iken Nisan’da %53,9’a yükseldiğini gözlemliyoruz.  Diğer bir deyişle, son aylarda hizmet enflasyonu eğilimi yavaşlamak yerine bir miktar daha ivme kazandı. Bu eğilim artışının arkasında ise özellikle gıda fiyatlarındaki çok hızlı artıştan etkilenen yeme-içme hizmetleri oldu. Bununla beraber, hizmet kalemlerinde genele yayılan fiyat baskılarının devam ettiğini belirtebiliriz.  

Çekirdek mallara baktığımızda ise dayanıklı mallar aylık %5,1, diğer temel mallar ise aylık %1,8 artış gösterdi.  Diğer temel mallar fiyatlarındaki artış %5 olan beklentimizin  epey altında gerçekleşti. Dayanıklı mallar grubunda yer alan otomobil fiyatlarındaki artışın ise %4,1 ile sınırlı olduğunu gözlemliyoruz. 

Önümüzdeki aylarda motorlu taşıtlarda fiyat artışlarının hızlanabileceğini değerlendiriyoruz. Bizleri diğer şaşırtan bir durum ise giyim ve ayakkabı grubundaki sınırlı aylık %7,1 artış (mevsimsellikten arındırılmış neredeyse fiyat artışı yoktu) oldu. İTO verilerine göre giyim fiyatlarındaki artış %28 olarak gerçekleşmişti. Ayrıca, ÜFE giyim grubundaki son dönemdeki güçlü artışlar Nisan'da perakende fiyatlarına yansımadı. Öte yandan, mevsimsel faktörlerin de etkisiyle Mayıs'ta giyim ve ayakkabı fiyatları güçlü bir artış gösterebilir. 

ÜFE endeksine baktığımızda ise temel mallar ve ÜFE arasındaki makas açılmaya devam ediyor.  ÜFE'deki son yükselişte, enerji fiyatlarında Nisan ayında gerçekleşen fiyat artışları (elektrik %50; doğalgaz %50) , döviz kuru artışları, ücretlerdeki yüksek artış oranı yanı sıra, küresel tedarik zincirinde yaşanan kısıtlar ve yüksek kapasite kullanımı başrolde idi. Küresel emtia fiyatlarındaki artışın ve enerji sektöründeki zamların diğer imalat sektörüne gecikmeli etkisiyle, Mayıs'ta da aylık bazda %5 civarında bir ÜFE gerçekleşmesi bekliyoruz. Yılın ikinci yarısında ise işçilik ücretlerinde görülebilecek olası %20 civarı bir artış ÜFE üzerinde ilave baskılara yol açabilir. 

Enflasyonun ana dinamiklerine baktığımızda, son 5 aydır gözlemlenen maliyet kaynaklı fiyat artışı ivmesinin devam ettiğini gözlemliyoruz. Her ne kadar, yıllıklandırılmış 3 aylık medyan enflasyonun Şubat’ta %127 ile zirve yaptıktan sonra Nisan'da %37’e gerilediğini hesaplasak da giyim, kira, haberleşme gibi kalemleri çekirdek enfaslayon hesabından çıkarıp baktığımızda çekirdek enflasyon eğiliminin düşmediğini gözlemliyoruz.

Bu yılın ilk yarısında ÜFE-TÜFE arasındaki makasın henüz kapanma eğilimine başlamadığı için maliyet kaynaklı fiyat artışlarının hem mal hem de hizmet gruplarında görünmeye devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca, enerji fiyatlarına yönelik fiyat artış baskısının yıl boyunca devam edebileceğini değerlendiriyoruz. Pandemi sonrasında hizmet sektörünün kapasite kullanım oranındaki artışla ve sektördeki girdi maliyetlerindeki artışla beraber hizmet enflasyonundaki yüksek seyrin devamı ise şaşırtmayacaktır.

Bugünkü veri öncesinde Ekim itibariyle enflasyonun %80 ile zirveyi göreceğini, yılı ise %60 civarında kapatacağını değerlendiriyorduk. Bugünkü yüksek gerçekleşme beklentimize dair yukarı yönlü risklerin belirmesine yol açıyor. 

Yıllık enflasyonu ve politika faizinin %14 olduğunu göz önüne aldığımızda, 2022’ye ilişkin belirgin bir negatif reel faiz görünümünün korunduğu kanaatindeyiz.

Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi


İkon-ok
Hilmi Yavaş 29 Nisan 2022 Cuma
Nisan Enflasyon Verisine Dair Beklentimiz

Önümüzdeki hafta Perşembe günü (5 Mayıs) açıklanacak Nisan ayı enflasyon verisinin %5,5-6,0 civarlarında olan piyasa beklentisinin üzerinde %6,5 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Böyle bir gerçekleşme durumunda yıllık enflasyon %61,1’den %68,7’e yükselmiş olacak.

Enflasyondaki yükseliş beklentimizin arkasında ise TL’deki değer kaybının birikimli etkileri (Ağustos ‘21’den Nisan ‘22’ye aylık ortalama dolar kuru %71 yükseldi) ve ithalat fiyatlarındaki (Ağustos ‘21’den Nisan ’22 arasında dolar bazında aylık ortalama Brent fiyatı %65 yükseldi) artış başrol oynuyor. Ayrıca son aylarda yaşanan dalgalanmalara rağmen, toplam nihai talebin de güçlü kaldığının ve enflasyon beklenti kanalının da enflasyonu yukarı taşıdığını belirtebiliriz.

Ayrıca, Nisan’da akaryakıt fiyatlarında %5 civarında, konut enerji grubunda %13, su fiyatlarında %8, giyim ve ayakkabıda mevsimselliğin de etkisiyle %18, ulaştırma hizmetlerinde %8 civarında fiyat artışı bekliyoruz.

Nisan’da temel mallar enflasyonun aylık %6,4 artış göstereceğini düşünüyoruz. Dayanıklı ve diğer tam mallardaki fiyat artışı ise muhtemelen %5 oranında gerçekleşebilir. Hizmet enflasyonun da aylık %3,5 civarında gerçekleşmesini bekliyoruz. Toplamda ise çekirdek enflasyonun %4,4 civarında artış göstermesi şaşırtıcı olmayacaktır. Mevsimsellikten arındırıldığında ise çekirdek enflasyonun %3,0-3,5lere civarına doğru gerileyebileceğini değerlendiriyoruz

Gıda enflasyonunun Nisan’da maliyet kaynaklı olarak ve Ramazan etkisiyle artış eğilimine devam ettiğini değerlendiriyoruz. Türk-iş geçim anketleri Nisan’da gıda enflasyonunun %8’e erişebileceğine işaret ediyor. Bu da yıllık enflasyonun %80’i bulabileceği anlamına geliyor. Gıda fiyatlarındaki yüksek seyrin önümüzdeki yaz aylarında da devam etme ihtimali olduğundan alım gücünün gerileyeceğini değerlendiriyoruz. Bu da ekonomi genelinde işçilik ücretlerinin yükselmesine yol açabilir.

Yılın geri kalanında ise Aralık ayına kadar yıllık enflasyonun yüksek seviyelerde dalgalanmasını bekliyoruz. Enflasyonun zirve noktasını %80 ile Ekim ayında bulabileceğini, yılı ise %60 civarında kapatabileceğini değerlendiriyoruz. Bu beklentimizde yılın ikinci yarısında ilave ücret artışı gerçekleşme senaryosunu da dahil ettik.

Sonuç olarak derin negatif reel faiz görünümünün bir süre daha dikkat çekici unsur olarak gündemde kalmaya devam edeceğini değerlendiriyoruz.

Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi

Kaynak: TÜİK, QNBFI


İkon-ok
Hilmi Yavaş 28 Nisan 2022 Perşembe
TCMB Enflasyon Raporu (2) Değerlendirmemiz

TCMB Başkanı bugün yılın 2. Enflasyon Raporu’nu tanıttı. Bu sayede, TCMB önümüzdeki döneme ilişkin enflasyon projeksiyonunu güncelleyerek kamuoyu ile paylaşmış oldu. Yeni rapordaki projeksiyona göre;

  • TCMB’ye göre enflasyon tahmin aralığı orta noktaları 2022 yılı sonu için %42,8, 2023 yıl sonu için %12,9 ve 2024 yıl sonunda ise %8,3 oldu.
  • 2022 yıl sonu enflasyon tahminini 19,6 puanlık güncellemeyle %23,2’den %42,8’e yükseltilirken, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini 4,7 puanlık güncellemeyle %8,2’den %12,9’a çıkarıldı.
  • TCMB, Mayıs ayından sonra enflasyonun aşağıya inmeye başlayacağını öngörüyor. TCMB’nin görsel olarak sunduğu grafik üzerinden TCMB’nin enflasyonun Mayıs’ta %70 civarında zirve yapmasını, Eylül itibariyle %65 civarına, Kasım itibariyle %60’a ve Aralık itibariyle %42,8’e gerilemesini beklediği çıkarımında bulunuyoruz.
  • Bu grafiğe dayalı yorumumuza göre, TCMB önümüzdeki yıl için yıllık enflayonun Mart ‘23 itibariyle %20’ye, Aralık 2023 itibariyle ise %12,9’a gerilemesini bekliyor. Bu projeksiyona göre, TCMB Nisan ve Mayıs’ta toplam 8,2 puan, Haziran-Eylül arasında 3,1 puan, Eylül-Aralık arasında ise 4,2 puan enflasyon bekliyor.
  • Diğer bir deyişle, TCMB Haziran-Aralık ‘22 döneminde toplam 7,3 puan, Ocak-Mart ‘23 döneminde ise toplam 3,2 puan enflasyon gerçeklemesini bekliyor görünüyor. Ayrıca, TCMB başkanı Sayın Kavcıoğlu belirtilen dönemde enflasyonun beklediklerinden daha da fazla düşebileceği öngörüsü taşıdıklarını belirtti.
  • TCMB’nin yaptığı projeksiyondan anlıyoruz ki TCMB Eylül ’22 itibariyle manşet enflasyon ana eğiliminin %10 civarına gerilemesini bekliyor. TCMB sonrasında ise 2023 sonuna kadar enflasyon ana eğiliminin %15 civarında seyretmesini bekliyor.
  • Ayrıca,  konuşmasında TCMB Başkanı Kavcıoğlu fiyat istikrarını en kısa sürede sağlayacağımızı çok rahat bir şekilde ifade etti.
  • Sayın Başkan “Bizim ne geçmişte ne şimdi kuru bir yerde tutmak gibi bir politikamız söz konusu değil”, ancak “reel kur endeksi arzuladığımız noktada değil” ifadesinde bulundu. Bu ifadelerden TCMB başkanın reel kur endeksinin yükselmesini beklediğine işaret ediyor.

TCMB uzun süredir PPK karar metinlerinde yer alan gözden geçirme süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu.

  • Sayın Kavcıoğluna göre Merkez bankası'nın politika gözden geçirme sürecinin asli unsuru liralaşma stratejisi.
  • Ayrıca, uzun süredir metinlerde yer alan “liralaşma” stratejisinin “önemli bir bileşenin de uygun maliyetli ve uzun vadeli kredilerin üretim, yatırım ve ihracat artışlarıyla sürdürülebilir fiyat istikrarını desteklemesi olarak ifade ediliyor.
  • Ayrıca, TCMB Başkanı “Liralaşma stratejisi kapsamında gözden geçirme süreci devam eden likidite yönetiminin teminat yapısını yönelik atılacak adımlar teknik ekiplerimiz tarafından tamamlandığını ifade etti.

TCMB Başkanı Sayın Kavcıoğlu bize göre para politikasının ana unsuru olarak ön plana çıkan “hedefli kredi” ve makro-ihtiyati tedbirler konusunda da önemli açıklamalarda bulundu.

  • “Uzun vadeli ve uygun maliyetli türk lirası kredilerin doğru bir kompozisyonla ve tabana yayılmış olarak iktisadi faaliyette buluşması için makroihtiyati araçlarımızı güçlü bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.”
  • Kapasite kullanım oranlarının bazı sektörlerde tarihsel ortalamalarının üzerine çıktığını, ilave kapasite ihtiyacının gelecek dönemde de yatırım talebini destekleyebilecek bir unsur olduğunu değerlendirdiklerini” aktaran Kavcıoğlu, “bu çerçevede, artan yatırım ihtiyacının uzun vadeli Türk lirası yatırım kredileriyle karşılanması önem arz ettiğini” söyledi.
  • “Zorunlu karşılıklarda nihai hedefimiz, kredilerin iktisadi faaliyetle doğru bir şekilde buluşması”
  • “Kapasite kullanım oranının, talebe cevap verebilmesi için daha artırılması, finansmana erişiminin kolaylaştırılması, vadelerinin uyumlaştırılması önemli”
  • “Çok yakın bir dönemde para ve kur politikası metnindeki yol haritamız ile uyumlu olarak fonlama yapısında TL cinsinden kıymetlerin teminat olarak kullanımını ve talebini artırıcı ek adımlarımızı devreye alacağız.”
  • “Faiz noktasında yaklaşımımız belli, APİ'de de aynı şekilde davranmayı planlıyoruz. (APİ) Gelişmeler ışığında orası bir teşvik unsuru olarak; hem liralaşma hem bu dönüşümü başarılı bir şekilde yapan bankaları bir ödül anlamında teşvik anlamında kullanacağınız bir yer olacak.”
  • “TCMB piyasadan ihtiyacı üzerinde para çekiyor iddiası doğru değil. Merkez Bankası piyasanın ihtiyaç duyduğu parayı veriyor.”

Güncel iktisadi gelişmeler konusunda ise Sayın Kavcıoğlu şu açıklamalarda bulundu:

  • “Cari fazla hedefimiz aynı şekilde devam ediyor” derken “ihracattaki olası kayıpların çok kısa süre içinde telafi edilebildiğini” söyledi.
  • Başkan “Turizmde biz herhangi bir sıkıntı görmüyoruz, hatta iyi bir artış bekliyoruz. Bu bizim cari denge söylemimize de olumlu yansıyacaktır” ifadelerinde bulundu.
  • Kavcıoğlu’na göre “Türkiye ilk çeyrekte herhalde %7'e yakın bir büyüme gösterecek”
  • Kavcıoğlu, ayrıca “Ocak-şubat ayları ortalamasına bakıldığında yatırım malları ithalatında ve sermaye malları başta olmak üzere sanayi üretiminde görülen artışlar sabit sermaye malları talebinin güçlü seyrettiğini teyit ettiğini” bildirdi.

Grafik 1 – Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri



Kaynak: TCMB Enflasyon Rapor (Nisan 2022)

İkon-ok
Hilmi Yavaş 27 Nisan 2022 Çarşamba
Büyüme ve Tüketim görünümü

Büyüme görünümü

2022 ve 2023 için GSYH büyüme beklentilerimiz olan %5 ve %4’ü koruyoruz. Yılın ilk çeyreğinde yıllık büyümenin %6,5, ikinci çeyreğinde %8,3, üçüncü çeyreğinde %0 ve dördüncü çeyreğinde ise %6 gerçekleşmesini bekliyoruz. 2022 yılında büyümenin yaklaşık 1,2 puanı net ihracat, 2,0 puanı özel tüketim ve 0,8 puanının sabit sermaye yatırımlarından gelmesini bekliyoruz.

Yılın 2. çeyreğinde büyümeyi hizmetler sektörü ve düşük baz etkisi yukarı taşırken, 3. Çeyrekte dayanıklı mal tüketimindeki zayıf seyir (alım gücünün düşmesi), güçlü hizmetler sektörüne rağmen büyümeyi baskılamasını bekliyoruz. Yılın son çeyreğinde ise stok erimesinin büyüme üzerindeki olumsuz etkisinin ortadan kalmasıyla yıllık bazda yeniden büyümeye geçilmesini bekliyoruz.

2023 yılında büyüme görünümüne dair iki risk mevcut. Birincisi küresel ekonomide bir yavaşlama sonrası ihracatın gerilemesi, yatırımlardaki yavaş seyrin devamı ve negatif reel faiz ortamının sürdürülememesi sonucu finansal koşulların sıkılaşma ihtimali. Dolayısıyla, 2023 yılına ilişkin öngörümüze dair kayda değer bir belirsizlik söz konusu.


 

Grafik 1 – GSYH Yıllık Büyüme (katkı)



Tüketim Görünümü

Hizmetler sektöründeki hızlı toparlama ile beraber istihdam artışı 2021’in ikinci yarısında hanehalkı harcanabilir geliri destekledi. Yılbaşındaki ücret ayarlaması yüksek enflasyonun alım gücünü düşürücü etkisini yılın ilk çeyreği itibarıyla karşıladıysa da yılın ikinci çeyreğinde etkisini kaybedecek. İstihdam artışının ise hız kesmeye başladığını, plato oluşturmaya başladığını gözlemliyoruz. 


 

 

Grafik 2 –   Reel Ücretli Kesim Toplam Geliri (2015 = 100)




Dolayısıyla, yılın ikinci yarısında başta asgari ücret olmak üzere ücretlere zam gelmemesi durumunda ise alım gücü yıl sonuna kadar %20’ye kadar erozyona uğrayabilir. Bunun ilk sinyallerini TÜİK’in yayınladığı Nisan ayı Tüketici Güven Endeksinde de görebiliyoruz. Tüketici Güven Endeksi Mart’ta 72,6 iken Nisan’da 67,3’e geriledi. Bu 2012’den bu yana yayınlanan endeksin en düşük seviyesi idi. Hatırlatmak gerekirse, 2012-2018 arasında endeks 90’a yakın dalgalanırken 2019-2021 arasında 80 civarında seyretmişti.

Öte yandan, yılın 2. Yarısı itibarıyla ücretlere yapılabilecek %15-20 gibi bir ilave zam ile beraber turizm sektörünün yaratacağı ilave istihdam artışı toplam harcanabilir geliri destekleyebilir. Şu aşamada 2022 büyüme görünümüne dair beklentimiz içerisinde bu açıdan iyimser kalıyoruz.




 

Grafik 3 –   Kredi Kartı Harcama Hacim Tahmini (aylık, mevsimselllikten arındırılmış)



Ayrıca, tüketici kredi arzının da tüketimi destekleme konusunda etkisi negatif kalmaya devam ediyor. TCMB bu konuda makro-ihtiyati önlemlere devam ediyor. Aylık bazda ihtiyaç kredileri %2 civarında, taşıt kredileri ise %1,5 civarında seyrediyor. Buna karşın tüketici kredi kartı balansı büyümeye devam ediyor.

Tüketimin alt kategorilerine baktığımızda ise talebin büyük oranda dayanıksız ve yarı dayanıklı ürünlere doğru hareket etmesini bekleriz. Reel harcanabilir gelirin gerilemesi/dalgalanması ve otomobil gibi dayanıklı mallar fiyatlarının çok yükselmesi bu ürünlere talebi sınırlayacaktır. Yurtiçi satış adetlerine baktığımızda, 2016-2019 döneminde aylık ortalama 80,000 adet otomobil ve hafif ticari araç  satılırken, bu rakam Mart itibarıyla son 1 senede 57,000’e geriledi.

Mevsimsellikten arındırılmış verilere baktığımızda ise Eylül ‘20’de 87,000’e kadar yükselen oto satışı Mart itibarıyla 50,000 civarına gerilediğini gözlemliyoruz. Bu da döngünün zirvesinden Mart’ta %40’tan fazla bir gerilemeye işaret ediyor. Yaşanan bu düşüşte, dünya genelinde parça tedarikinde yaşanan aksamaların başlıca sebeplerden biri olduğunu düşünsek de fiyatlarda yaşanan artışların önümüzdeki dönemdeki görünümü belirsiz kıldığını düşünüyoruz. Diğer önemli dayanıklı mal kategorinde TÜRKBESD verilerine göre iç satışlar yılın ilk 3 ayında yüzde 9 oranında geriledi. Hatırlatmak gerekirse, yıllık bazda ev elektroniği (beyaz eşya ve TV) satışlarının hacimsel olarak yıllık bazda %5 - %8 oranında daralması beklenmektedir.



 

Grafik 4 –   Otomobil ve Hafif Ticari Araç Satışı (m.a 3 aylık ort.)




Öte yandan, TÜİK’in yayınladığı perakende satış hacim endeksine baktığımızda da güçlü resmin yerini bir miktar yavaşlamaya bıraktığını görüyoruz. 3 aylık ortalama gıda, tütün ve perakende ticareti Kasım 2022’e kıyasla  %2,5, Uzmanlaşmış Mağazalarda Ses Ve Görüntü Cihazları, Hırdavat, Boya Ve Cam, Elektrikli Ev Aletleri V.B %6,0, Uzmanlaşmış Mağazalarda, Bilgi Ve İletişim Teçhizatı, Ev Eşyaları, Kültür Ve Eğlence Ürünleri Perakende Ticaret %3,6 gerilemiş durumda. Uzmanlaşmış Mağazalarda, Tekstil, Giyim, Ayakkabı Ve Deri Eşyaların Perakende Ticareti ise Kasım 2021’e kıyasla %1,6 daha yukarda seyrediyor. Perakende sektöründe Kasım’dan bu yana yaşanan gerilemenin ana sebeplerinden bir tanesinin Aralık ayında yaşanan finansal oynaklık olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca harcanabilir reel gelirlerdeki düşüş dayanıklı mallar ve zaruri olmayan diğer harcamalar üzerinde etkili olmuş görünüyor.


 

Grafik 5 –   Perakende Harcama Hacmi (2015=100, mevsimselllikten arındırılmış)





Öte yandan, alım gücündeki dalgalanmalara rağmen enflasyon beklentilerindeki istikrarlı yükseliş ve negatif reel faiz ortamının tasarruf eğilimini etkilemesi tüketim talebini öne çekmeye devam ettiğini değerlendiriyoruz. Keza, kredi kartı harcamalarına baktığımızda, hesaplamalarımıza göre hacimsel olarak güçlü seyir devam etme eğiliminde. Yılın geri kalanında geleceğe yönelik talebin öne çekilmesi, yıl ortasında gelecek ücret artışı ve hizmet sektöründeki toparlamanın istihdama katkısı ile gıda başta olmak üzere zaruri tüketimin güçlü seyredeceğini düşünüyoruz. Fiyat artışlarının geleceği öngörüsüyle tekstil ve giyim ürünlerinde de (yarı dayanıklı mallar) tüketim dayanıklı mallara kıyasla güçlü seyretmesi şaşırtıcı olmayacaktır.


 

Grafik 6 –   Hizmetler Sektörü Satış Hacmi (2017 = 135)




Grafik 7 –   Kredi/GSYH Yıllık Değişimi (% puan)



İkon-ok
Back to Top