Ağustos Enflasyon Verisi Değerlendirmemiz

Enflasyon (TÜFE) Ağustos’ta piyasa medyan piyasa beklentisi olan %2,0 ve bizim beklentimiz %2,1’in altında aylık bazda %1,46 oranında artış gösterdi. Dolayısıyla yıllık enflasyon %79,6’dan  %80,2’ye yükseldi. Enflasyonun beklentimizin altında gelmesinin ana sebebi taze sebze-meyve fiyatlarının öngördüğümüzden çok daha düşük gerçekleşmesi oldu. Ağustos’ta aylık %6,1 oranında gerileyen taze sebze meyve fiyatları, Nisan ayından bu yana birikimli olarak %26 gerilemiş durumda. Öte yandan, tarımsal girdi fiyatlarında tam tersi yönünde gelişmeler yaşanıyor. Dolayısıyla, sonbahar aylarından itibaren taze sebze meyve fiyatlarında yeniden bir yükseliş bekliyoruz.

Diğer dikkat çeken gelişme ise işlenmiş gıda ürünleri fiyatının son  8 aydır ortalama aylık %7,75 oranında yükseldikten sonra Temmuz’da olduğu gibi Ağustos’ta nispeten daha yavaş %3,4 oranında yükselmesi oldu.  İşlenmiş gıda fiyatlarındaki artış oranının son iki ayda ivme kaybetmesinin arkasında, küresel gıda fiyatlarında son 2 yıldır gözlemlenen yüksek fiyat artışı Haziran’dan bu yana gerilemesi olduğunu değerlendiriyoruz. Bu gelişmeyi enflasyon görünümüne risklerin bir miktar azalması açısından olumlu değerlendirsek de fiyat artış ivmesi hala çok yüksek ve bir süre daha böyle devam edebilir. Çünkü, TL cinsinden uluslararası işlenmiş gıda fiyatları ile yurtiçi gıda fiyatları arasındaki makasın kapanmasının uzunca bir süre daha devam edeceğini kanısındayız. Ayrıca, tarımsal üretim girdi fiyatlarındaki artışın önümüzdeki dönemde gıda fiyatlarını hissedilir şekilde yukarı yönlü baskılamaya devam edeceğini öngörüyoruz. Özellikle, uluslararası amonyak ve gübre fiyatlarının Avrupa’da yaşanan enerji darboğazı yüzünden yukarı yönlü artışa yeninde geçtiğini gözlemliyoruz.

Enflasyonist baskıların en önemli göstergelerinden biri olan hizmet enflasyonundaki artışın ise hız kesmediğini gözlemledik. Haziran’da %4 artan hizmet enflasyonu Temmuz’da olduğu gibi Ağustos’ta da %3,2 oranında artış gösterdi.. Olumsuz anlamda dikkat çeken bir durum ise kira enflasyonun ciddi bir oranda hızlanması idi. Mayıs ayında %2,3 olan kira artışı, Haziran’da %3,1’e ve Temmuz’da %4,25 ve Ağustos’ta %4,4 oranına yükseldi. Ağustos ayındaki artış oranının yılllıklandırılmış karşılığı %68’e tekabül etmekte. Oldukça yapışkan olan kira enflasyonundaki bu seyir kamu otoriteleri tarafından kanunlaşan %25 sınırının çok üzerinde bir seviye anlamına geliyor.

Hizmet enflasyonu alt kalemlere bakmaya devam ettiğimizde; son 8 aydır ortalama aylık %6,35 oranında yükselen lokanta-otel grubu fiyatlarının Ağustos’ta çok daha sınırlı %2,5 oranında arttıktan sonra Ağustos’ta yeniden biraz ivme kazanarak %3,3 gerçekleşmesi oldu. Gene de, Temmuz ayında asgari ücrete gelen yaklaşık %30’luk zammın bu hizmet kalemine etkisinin nispeten sınırlı olduğunu gözlemliyoruz. Bunun sebebi özel sektör ücret artışlarının Temmuz öncesine kaymış olması olabilir Yıllık bazda ise lokanta-oteller kalemi Temmuz’da %79,6’dan %79,1’e geriledikten sonra Ağustos’ta %81’e yükseliyor.  Önümüzdeki aylar da özellikle sonbahara girerken oluşan mevsimsel etkiler ile beraber, daha önceden artan girdi maliyetlerindeki artışların gecikmeli olarak hizmetler enflasyonu üzerinde ilave etki yaratmasını bekliyoruz.

USD/TL kurunun Mayıs ayından bu yana %25 civarında arttığını gözlemlemiştik. Çekirdek enflasyon üzerinde bu etkiyi gözlemliyoruz. Çekirdek mal fiyatları Ağustos’ta aylık %3,1  artış gösterirken, alt kalemleri; dayanıklı mallar aylık %2,65, diğer temel mallar ise aylık %4,64 oranında artış gösterdi. Karşılaştırmak gerekirse, Temmuz’da temel mal fiyatları %3,7, alt kalemleri dayanıklı mallar %3,9, temel mallar ise %4,5 oranında artış göstermişti. Dolayısıyla, temel mallar fiyat artışı ivmesinde kayda değer bir ivme kaybından söz etmek için henüz erken görünüyor.

Keza, ÜFE endeksine baktığımızda ise temel mallar ve ÜFE arasındaki makas daha yavaş olarak olsa da açılmaya devam ediyor. Örneğin, 2018 yılından bu yana ara malı imalat fiyatları %463, dayanıklı mallar imalat fiyatı %300, dayanıksız mallar üretici fiyatları %348 artarken, tüketici temel mallar fiyatları çok daha sınırlı %201 oranında artış gösterdi. Karşılaştırmak gerekirse, Ocak 2003-Aralık 2017 arasında dayanıklı tüketim malları üretim maliyeti %144 oranında artış göstermişken, dayanıklı mallar fiyatları sadece %110 artış göstermişti. Dolayısıyla, ÜFE-TÜFE arasındaki makasın henüz kapanma eğilimine başlamadığı için maliyet kaynaklı fiyat artışlarının hem mal hem de hizmet gruplarında görünmeye devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca, enerji fiyatlarına yönelik fiyat artış baskısının yıl boyunca devam edebileceğini değerlendiriyoruz.

Her ne kadar manşet enflasyonda son dönemde kayda değer bir çekilme gözlemlense de çekirdek enflasyon göstergelerine (C grubu) mevsimsellikten arındırılmış ve yıllıklandırılmış olarak baktığımızda, çekirdek enflasyon eğiliminin Nisan ayından bu yana %50 civarında yatay seyrettiğini gözlemliyoruz. Bize göre bu enflasyon dinamiklerini daha doğru yansıtan bir veri seti. Buna rağmen, son dönemde otoritelerin attığı adımlar ile beraber Temmuz ortasında %31’e kadar yükselen ticari kredi faizleri ise %22’ye kadar geriledi. Dolayısıyla, negatif reel faiz görünümünün korunduğuna, hatta daha da belirgin hale geldiğini gözlemliyoruz. Bununla beraber, Merkez Bankası’nın kendi yayınladığı araştırmaya  göre çıktı açığı göstergeleri ekonomik aktivitenin 2021 yılından bu yana potansiyelinin üzerinde seyrettiğine işaret ediyor. Ayrıca, Pazar günü yayınlanan OVP’deki tahminlere göre kamu genel dengesi açığı yüksek seyretmeye devam edecek. Bu gelişmeler ve beklentiler ışığında, enflasyon görünümü fiyatlama davranışları ve beklentilerde yaşanan bozulmaların da etkisiyle daha da bozulma riski taşıyor.

Her ne kadar enflasyon Mayıs ayından bu yana beklentilerin altında gerçekleşmeye devam etse de  enflasyonun Ekim’de %90’lar olmasa dahi yüksek %80’lere ulaşabileceğini değerlendiriyoruz. Ayrıca,, yıl sonunda enflasyonun %72’yi bulabileceğini değerlendirmemizi koruyoruz. Öte yandan, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar yüzünden yıl sonunda enflasyon birkaç puan daha düşük gelebilir. Ancak, bizim şu aşamada gösterge olarak kabul ettiğimiz enflasyon beklentisi ise önümüzdeki yılın ilk altı ayındaki ortalama enflasyon. Bu dönemde %55 gibi bir enflasyon beklentimiz mevcut. Diğer bir taraftan ise 2023 sonu enflasyon beklentimizi %27’den %29’ye yükseltiyoruz. Bu değerlendirmeler negatif reel faiz görünümü beklentimizin nasıl korunduğunu açıklıyor.


Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi




Back to Top