Önerilen Sonuçlar()
Mobil Uygulamayı İndir
QNB Invest
© 2018 QNB Invest A.Ş.
Enflasyon (TÜFE) Temmuz’da aylık %1,8 oranında artış gösterdi. Böylece, enflasyon kurum beklentimiz olan %1,5’nin ve piyasa beklentisi olan %1,6’nın üzerinde gerçekleşmiş oldu. Sonuç olarak, yıllık enflasyon %17,53’ten %18,95’e yükseldi.
Diğer önemli gelişme ise imalat ÜFE endeksinin Temmuz’da aylık %2,4 oranında artış göstermesi ve endekste yıllık bazda artışın %47,9’a erişmesi oldu. Bu rakam Nisan 2002’den bu yana imalat ÜFE’de gözlemlenen yıllık bazda en büyük artış oldu. Daha önce bu seviyeye Eylül 2018’de %44,8 ile yaklaşmıştık.
Öte yandan, daha dikkat çekici olarak işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE (Çekirdek Enflasyon B Grubu) yıllık bazda %18,16’dan %17,22’ye geriledi. Buna rağmen, diğer bir çekirdek enflasyon göstergesi olan Yönetilen-yönlendirilen fiyatlar hariç TÜFE (F) ise %19,29’dan %20,23’e yükseldi. Öte yandan, her iki veriye de mevsimsellikten arındırılmış olarak baktığımızda, yıllıklandırılmış 3 aylık ortalama çekirdek enflasyonda kayda değer bir yükseliş gözlemlemiyoruz. Çekirdek B grubu yıllık %17, çekirdek F grubu ise %18 civarında seyrediyor.
Özellikle, temel mallar enflasyon eğilimindeki gerileme (Ocak 2021’de %31 iken Temmuz 2021’de %15’e geriliyor) oldukça dikkat çekici, çünkü imalat ÜFE eğiliminin Mayıs ve Haziran’da %60’lı seviyelere yükseldiğini, Temmuz’da ise ancak %48’e gerilediğini hesaplıyoruz. 2020 başından itibaren gözlemlediğimiz TÜFE temel mallar fiyatları ve ÜFE imalat endeksi arasındaki büyük ayrışmanın Temmuz’da da devam ettiğini gözlemliyoruz.
Her ne kadar Temmuz itibariyle imalat ÜFE eğiliminde kayda değer bir düşüş trendinin başladığını değerlendirdiysek, bu düşüş beklediğimizden daha yavaş gerçekleşebilir. Örneğin, imalat sanayinin önemli maliyet kalemlerinden elektrik ve doğalgaz fiyatlarındaki artışın ve küresel tedarik zincirlerindeki bozulmanın etkilerini bir süre daha imalat ÜFE üzerinde etkili olabilir.
Hizmet sektörünün yeniden açılmaya başlaması ile beraber hizmet enflasyonunda bir artış gözlemleniyor. Bu artışın arkasında %4,5 artış gösteren konaklama fiyatları ve %2,6 artış gösteren yemek hizmetleri olduğunu gözlemliyoruz. Keza, paket tatil fiyatlarındaki artış %3,4, kültürel hizmetler ise %3,1 olarak gerçekleşmiş. Bu kalemler haricinde baktığımızda ise hizmet enflasyonun düşüş trendinde olduğunu değerlendiriyoruz. Keza, hizmetler kaleminin tümüne baktığımızda mevsimlikten arındırılmış trend enflasyon %14 civarında yatay seyrediyor. Gene de yılın geri kalanında hizmet enflasyonun maliyet artışı (ücret ve mal fiyatları) ve düşük kapasite kullanımı kaynaklı yüksek kalması şaşırtıcı olmayacaktır.
Yılın geri kalanında enflasyon patikası beklentimiz ise Kasım ayına kadar enflasyonun %19 civarında dalgalanması yönünde. Bu beklentimizin arkasında ise bu dönemde mevsimsel ve maliyet etkisiyle gıda ve giyim ürünlerinde ve temel ve dayanıklı mallarda (okulların yeniden açılması) beklediğimiz fiyat artışları var. Ayrıca, bu dönemde hizmet enflasyonunun da ekonominin yeniden açılmasına paralel dikkat çekmesini bekliyoruz. Öte yandan, Kasım ve Aralık aylarında baz etkilerinin devreye girmesini ve bu iki ayda enflasyonun toplam 200 baz puan gerilemesini (yıl sonu beklentimiz %16) bekliyoruz.
TCMB’nin tahmin patikasına baktığımızda ise enflasyon, Ağustos’ta düşmeye başlıyor, Enflasyon, Eylül itibariyle belirgin bir düşüş göstermeye başlayacak ve bu yılın son çeyreğinde hızlanacak. TCMB, enflasyonun yılı %14,1 ile kapatmasını bekliyor. Geçtiğimiz hafta, TCMB Başkanı Sayın Kavcıoğlu, Enflasyon Raporu’nu icra ederken, açık bir şekilde ifade etmekten kaçınsa da, sonbahar ile beraber gerçekleşen enflasyondaki düşüş beklentisi üzerinden yılın son çeyreği için olası bir parasal gevşemeyi hala masada tuttuğunu değerlendiriyoruz. Çünkü, Sayın Kavcıoğlu para politikası duruşunu enflasyonda düşüş ivmesine göre belirliyoruz dedi ve başka bir cümlede yılın sonunda belirgin bir şekilde düşeceğini öngördüklerini söyledi. Ayrıca, Mayıs ayından bu yana TCMB PPK faiz karar metinlerinde mevcut para politikası “sıkı” olarak nitelendiriyor.
Ancak, bir süredir, maliyet kaynaklı sebepler (ÜFE) ve hizmetler sektörünün yeniden açılmasının sebebiyle ekonomistler enflasyon beklentilerini yukarı yönlü revize ediyor. Ayrıca, ekonomide çıktı fazlası (son dönemde gerilemeye başlasa da) uzun bir süredir gündemimizde kalmaya devam ediyor. TCMB’nin beklediğinden daha yüksek bir enflasyon patikası ile karşılaşmamız durumunda, TCMB’nin masada tuttuğunu düşündüğümüz olası bir parasal gevşemeyi bir süre daha ertelemesi gerekebilir. Diğer bir değişle, sonbaharda enflasyon kayda değer oranda gerilemediği takdirde sonbaharda bir faiz indirimi gerçekleşmeyebilir. Son tahlilde, enflasyonun 2022’nin ilk çeyreğinde %15’e doğru gerilemesini beklediğimizden dolayı öncesinde TCMB’nin 100 puan civarında bir faiz indirimine gidebileceğini değerlendiriyoruz.
Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi
Kaynak: TÜİK, QNBFI
Önümüzdeki hafta Pazartesi günü (2 Ağustos) açıklanacak Temmuz ayı enflasyon verisinin %1,5 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Böyle bir gerçekleşme durumunda yıllık enflasyon %17,5’ten %18,5’e yükselmiş olacak. Ayrıca, analist beklentilerinin de %1,5-1,7 arasında yoğunlaştığını gözlemliyoruz. Hatırlanacağı üzere bir önceki veri olan Haziran’da Enflasyon (TÜFE) aylık %1,94 oranında artış göstermiş ,böylece enflasyon kurum beklentimiz olan %1,7’nin ve piyasa beklentisi olan %1,5’in üzerinde gerçekleşmişti.
Temmuz ayı enflasyonunum mevsimsel olarak yüksek gelmesini yol açacak faktörler özellikle elektrik, doğalgaz ve LPG fiyatlarına gelen zamlar olacak. Öte yandan, temel mallar ve hizmet enflasyonunun da mevsimsel ortalamaların üzerinde gelmesini bekliyoruz. Bu açıdan, Temmuz ayında hizmet sektörünün çok hızlı olarak yeniden açılması ve maliyet faktörlerindeki istikrarlı artış çekirdek enflasyonu yukarı taşımasını bekliyoruz.
Enflasyon patikası beklentimiz ise Kasım ayına kadar enflasyonun bu seviyede dalgalanması yönünde. TCMB’nin tahmin patikasına baktığımızda ise enflasyon Eylül itibariyle belirgin bir düşüş göstermeye başlayacak ve bu yılın son çeyreğinde hızlanacak. Geçen seneden kaynaklanan yüksek baza rağmen, enflasyonun Ağustos, Eylül ve Ekim’de %18,5 civarında dalgalanmasını olası buluyoruz.
Bu beklentimizin arkasında ise bu dönemde mevsimsel ve maliyet etkisiyle gıda ve giyim ürünlerinde ve temel ve dayanıklı mallarda beklediğimiz fiyat artışları. Ayrıca, bu dönemde hizmet enflasyonun da ekonominin yeniden açılmasına paralel dikkat çekmesini bekliyoruz. Öte yandan, Kasım ve Aralık aylarında baz etkilerinin devreye girmesini ve bu iki ayda enflasyonun toplam 200 baz puan gerilemesini (yıl sonu beklentimiz %16) bekliyoruz.
TCMB dün yılın 3. “Enflasyon Raporunu” yayınladı. Bu rapor dâhilinde yılın 2. “Enflasyon Raporunda” % 12,2 ve %7,5 olan 2021 ve 2022 sonu enflasyon tahminlerini sırasıyla %14,1 ve %7,8'e revize edildi. Enflasyon Raporu’nu icra ederken, TCMB Başkanı Sayın Kavcıoğlu’nun açık bir şekilde ifade etmekten kaçınsa da, sonbahar ile beraber gerçekleşen enflasyondaki düşüş beklentisi üzerinden yılın son çeyreği için olası bir parasal gevşemeyi hala masada tuttuğunu değerlendiriyoruz. Çünkü, Sayın Kavcıoğlu para politikası duruşunu enflasyonda düşüş ivmesine göre belirliyoruz dedi ve başka bir cümlede yılın sonunda belirgin bir şekilde düşeceğini öngördüklerini söyledi. Ayrıca, Mayıs ayından bu yana TCMB PPK faiz karar metinlerinde mevcut para politikası “sıkı” olarak nitelendiriyor.
Bir süredir, maliyet kaynaklı sebepler (ÜFE) ve hizmetler sektörünün yeniden açılmasının sebebiyle ekonomistler enflasyon beklentilerini yukarı yönlü revize ediyor. Ayrıca, ekonomide çıktı fazlası (son dönemde gerilemeye başlasa da) uzun bir süredir gündemimizde kalmaya devam ediyor. TCMB’nin beklediğinden daha yüksek bir enflasyon patikası ile karşılaşmamız durumunda, TCMB’nin masada tuttuğunu düşündüğümüz olası bir parasal gevşemeyi bir süre daha ertelemesi gerekebilir. Diğer bir değişle, sonbaharda enflasyon kayda değer oranda gerilemediği takdirde sonbaharda bir faiz indirimi gerçekleşmeyebilir. Son tahlilde, enflasyonun Ocak ayında %15’e doğru gerilemesini beklediğimizden dolayı öncesinde TCMB’nin 100 puan civarında bir faiz indirimine gidebileceğini değerlendiriyoruz.
TCMB bugün yılın 3. “Enflasyon Raporunu” yayınladı. Bu rapor dâhilinde yılın 2. “Enflasyon Raporunda” % 12,2 ve %7,5 olan 2021 ve 2022 sonu enflasyon tahminlerini sırasıyla %14,1 ve %7,8'e revize edildi. Hatırlamak gerekirse, Ocak ayı sonunda yayınlanan yılın ilk “Enflasyon Raporunda” 2021 ve 2022 sonu enflasyon tahminleri sırasıyla % 9,4 ve %7,0 olarak ilan edilmişti. Karşılaştırmak gerekirse, mevcut itibariyle piyasa beklentisi 2021 sonu için %16-17 arasında seyrediyor.
TCMB’nin revizyonun ana sebeplerine baktığımızda ise, ithalat fiyatları ve gıda fiyatları varsayımlarındaki güncellemeler, enflasyon tahminini sırasıyla 0,8 puan ve 0,5 puan arttırırken, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ise, büyük ölçüde elektrik ve doğalgaz fiyatlarındaki artışa bağlı olarak tahmini 0,3 puan yükseltti. Ayrıca, enflasyonun ana eğilimindeki artış yıl sonu enflasyon tahminine 0,2 puan yukarı yönlü katkıda bulunurken, çıktı açığındaki güncelleme de tahmini 0,1 puan yukarı çekti.
TCMB’nin enflasyon projeksiyonuna konu olan çıktı açığı tahminine baktığımızda ise 1Ç21 için +%2,3 olan oranın 3Ç21 itibariyle %0,0’a, 4Ç21 itibariyle ise -%1,0 civarına gerilemesi bekleniyor. Bu beklenti ise büyük ihtimalle, TCMB’nin bu beklentisi kredi büyüme ivmesinde kalıcı bir yavaşlama projeksiyonuna dayanıyor. Bunun da TCMB’nin “sıkı para politikasının” devam edeceği iletişimi ile uyumlu olduğu değerlendirilebilir. Öte yandan, haftalık veriler, kredi eğilimin son haftalarda çok da hız kesmediğine işaret ediyor.
Karşılaştırmak gerekirse, bir önceki Enflasyon Raporunda 1Ç21 için +%2,1 olan oranın 3Ç21 itibariyla %0,0’a, 4Ç21 itibariyle ise -%2,0’e gerilemesi bekleniyordu. Diğer bir değişle, TCMB iç talepteki gerilemenin bir önceki rapora kıyasla daha sınırlı gerilemesini bekliyor. Bugün TCMB Sayın Şahap Kavcıoğlu’nun yenilenen enflasyon projeksiyonu üzerine yaptığı para politikası hakkında açıklamalarının da önemli olduğunu değerleniyoruz. Bu ifadeler sırasıyla:
Bu ifadelerden çıkardığımız sonuç: Sayın Kavcıoğlu’nun açık bir şekilde ifade etmekten kaçınsa da, sonbahar ile beraber gerçekleşen enflasyondaki düşüş beklentisi üzerinden yılın son çeyreği için olası bir parasal gevşemeyi hala masada tuttuğu. Çünkü, Sayın Kavcıoğlu para politikası duruşunu enflasyonda düşüş ivmesine göre belirliyoruz dedi. Bu ifade ile ilişkili olarak da yıl sonunda belirgin bir şekilde düşeceğini öngördüklerini söyledi. Bu ifadelerin belirtildiği arka planda ise mevcut para politikası TCMB tarafından “sıkı” olarak nitelendiriyor.
Önümüzdeki hafta Pazartesi (2 Ağustos) açıklanacak Temmuz ayı enflasyon verisinin %1,5 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Böyle bir gerçekleşme durumunda yıllık enflasyon %17,5’ten %18,5’e yükselmiş olacak. Enflasyon patikası beklentimiz ise Kasım ayına kadar enflasyonun bu seviyede dalgalanması yönünde. TCMB’nin tahmin patikasına baktığımızda ise enflasyon Eylül itibariyla belirgin bir düşüş göstermeye başlayacak ve bu yılın son çeyreğinde hızlanacak.
Bir süredir, maliyet kaynaklı sebepler (ÜFE) ve hizmetler sektörünün yeniden açılmasının sebebiyle enflasyon beklentileri uzun süredir yukarı yönlü revize ediliyor. Ayrıca, ekonomide çıktı fazlası (son dönemde gerilemeye başlasa da) uzun bir süredir gündemimizde kalmaya devam ediyor. Beklenenden daha yüksek bir enflasyon patikası ile karşılaşmamız durumunda, TCMB’nin masada tuttuğunu düşündüğümüz olası bir parasal gevşemeyi bir süre daha ertelemesi gerekebilir. Diğer bir değişle, sonbaharda enflasyon kayda değer oranda gerilemediği takdirde sonbaharda bir faiz indirimi gerçekleşmeyebilir.
Ayrıca, FED’ in para politikasının beklenenden daha hızlı normalleşmeye gitme eğiliminin göz önüne alınması gerekebilir. Sonuç olarak, FED’in “tapering” ve 2022’de en azından bir adet faiz artırımı yapma ihtimalinin olduğu bir ortamda, TCMB’nin parasal gevşeme konusunda, enflasyon görünümüne dair beklentilerin kayda değer oranda olumlu yönde evrilmesini beklemeyi tercih edebileceğini değerlendiriyoruz.
Yakın dönemde para politikasını açısından önemli veri akışına baktığımızda, dikkatimizi yarın TCMB Başkanı Sayın Şahap Kavcıoğlu tarafından sunulacak olan yılın 3. “Enflasyon Raporu” ve 2 Ağustos 2021 Pazartesi günü yayınlanacak olan Temmuz ayı enflasyon verisi çekiyor.
TCMB, 14 Temmuz’da gerçekleşen PPK toplantısında piyasa beklentisine paralel, politika faizini değiştirmemiş ve %19’da sabit bırakmıştı. Diğer bir yandan ise ilişik karar metninde “Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüşe” referans verilmeye devam edilmişti. Bu ifadelerden Haziran’da ve Temmuz’da olası enflasyonda yükseliş potansiyeline rağmen, TCMB’nin Nisan ayında yayınladığı enflasyon projeksiyonuna bağlı kalmaya devam ettiği anlamını çıkarmıştık. Bu ifadeleri TCMB’nin sonbahar ile beraber gerçekleşen enflasyondaki düşüş beklentisi üzerinden yılın son çeyreği için olası bir parasal gevşemenin hala masada olduğu yönünde değerlendirdik.
Nisan Enflasyon Raporunda yer alan enflasyon projeksiyonunda TCMB 2021 ve 2022 sonu enflasyon tahminlerini sırasıyla %12,2 ve %7,5 olarak belirlemişti. TCMB’nin enflasyon projeksiyonuna konu olan çıktı açığı tahminine baktığımızda ise 1Ç21 için %2,3 olan oranın 3Ç21 itibariyle %0,0’a, 4Ç21 itibariyle ise -%2,0’e gerilemesi bekleniyordu. Diğer bir değişle, TCMB yılın ikinci yarısında iç talepte kayda değer bir ivme kaybı bekliyordu. Yarın yayınlanacak enflasyon projeksiyonunda TCMB’nin çıktı açığı tahminlerinde önemli bir değişiklik yapmasını beklememekle beraber, 2021 yılı sonu enflasyon tahminin %13,0-13,5’e revize etmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Öte yandan, bu revizyon, TCMB’nin enflasyon patikasında düşüş beklentisinin değiştiği anlamına gelmeyecek.
Önümüzdeki hafta Pazartesi (2 Ağustos) açıklanacak Temmuz ayı enflasyon verisinin %1,5 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Böyle bir gerçekleşme durumunda yıllık enflasyon %17,5’ten %18,5’e yükselmiş olacak. Temmuz ayı enflasyonunun mevsimsel olarak yüksek gelmesini yol açacak faktörler özellikle elektrik, doğalgaz ve LPG fiyatlarına gelen zamlar olacak. Öte yandan, temel mallar ve hizmet enflasyonunun da mevsimsel ortalamaların üzerinde gelmesini bekliyoruz. Bu açıdan, Temmuz ayında hizmet sektörünün çok hızlı olarak yeniden açılması ve maliyet faktörlerindeki istikrarlı artış çekirdek enflasyonu yukarı taşımasını bekliyoruz.
Bir süredir, maliyet kaynaklı sebepler (ÜFE) ve hizmetler sektörünün yeniden açılmasının sebebiyle enflasyon beklentileri uzun süredir yukarı yönlü revize ediliyor. Biz de kurum olarak %14 olan 2021 sonu enflasyon beklentinizi Haziran’da %15’e, Temmuz’da da %16’ya revize ettik. Ayrıca, ekonomide çıktı fazlası (son dönemde gerilemeye başlasa da) uzun bir süredir gündemimizde kalmaya devam ediyor. Beklenenden daha yüksek bir enflasyon patikası ile karşılaşmamız durumunda, TCMB’nin sinyalini verdiğini düşündüğümüz olası bir parasal gevşemeyi bir süre daha ertelemesi gerekebilir. Diğer bir değişle, sonbaharda enflasyon kayda değer oranda gerilemediği takdirde sonbaharda bir faiz indirimi gerçekleşmeyebilir.
.
TCMB, piyasa beklentisi paralel, politika faizini değiştirmedi ve %19’da sabit bıraktı. Karar metnini incelediğimizde ise önceki metnin büyük oranda korunduğunu, sadece bazı eklemeler yapıldığını gözlemliyoruz. Bir önceki karar metninde (Haziran PPK), PPK mevcut para politikasını “sıkı” olarak nitelendirmişti. Bu ifadenin bugünkü karar metninde de korunduğunu görüyoruz. Hatta para politikasının “sıkı” olduğunun daha çok vurgulandığını ifade edebiliriz. Örneğin; metne “uygulanmakta olan sıkı para politikası cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir” ifadesi eklenmiş. Dolayısıyla “sıkı” ifadesi metinde 1 yerine 2 kere kullanılmış.
Enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam eden faktörler arasına ise “yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar” ve “açılmanın etkisiyle yaz aylarında enflasyonda görülebilecek oynaklıklar” eklenmiş. Diğer bir yandan ise metinde “Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüşe” referans verilmeye devam edilmiş. Bu ifadelerden Haziran’da ve Temmuz’da olası enflasyonda yükseliş potansiyeline rağmen, TCMB’nin Nisan ayında yayınladığı enflasyon projeksiyona bağlı kalmaya devam ettiğini anlıyoruz. Bu yaklaşım bizim karar önceki beklentimize paralel bir gerçekleşme.
Ayrıca, karar metninde“cari işlemler hesabının yılın geri kalanında fazla vereceği” beklentisini “sıkı para politikası ile ilişkilendirmesini dikkat çeken bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Dolayısıyla, TCMB açısından “sıkı duruş ya da “parasal sıkılaştırma şimdiye kadar etkisini cari açık, iç talepteki ivme kaybı ve kredi arzı üzerinde gösterdi. Bu konuda değerlendirmemiz: TCMB açısından “sıkı” duruş şimdiye kadar enflasyon olumlu etkilerini göstermese de sonbahar itibariyle göstermeye başlayacak.
TCMB’nin, son yapılan enerji zamlarına, yüksek döviz kuruna ve yüksek Haziran enflasyonuna rağmen Temmuz ayı “Enflasyon Raporu’nda yer verilecek enflasyon projeksiyonunda kayda değer bir değişiklik yapmasını beklemiyoruz. Dolayısıyla, şu aşamada, TCMB’nin 3. Çeyrek sonu, 4. Çeyrek başı itibariyle enflasyon patikasında kayda değer düşüş beklemeye devam ettiğini düşünüyoruz. TCMB, sadece 2021 sonu enflasyon tahminini %12.2’den bir miktar yukarı çekmeyi düşünebilir.
Öte yandan, maliyet kaynaklı sebepler (ÜFE) ve hizmetler sektörünün yeniden açılmasının sebebiyle enflasyon beklentileri uzun süredir yukarı yönlü revize ediliyor. Biz de kurum olarak %14 olan 2021 sonu enflasyon beklentinizi Haziran’da %15’e, Temmuz’da da %16’ya revize ettik. Ayrıca, ekonomide çıktı fazlası (son dönemde gerilemeye başlasa da) uzun bir süredir gündemimizde kalmaya devam ediyor. Beklenenden daha yüksek bir enflasyon patikası ile karşılaşmamız durumunda, TCMB’nin sinyallerini verdiği olası bir parasal gevşemeyi bir süre daha ertelemesi gerekebilir. Diğer bir değişle, sonbaharda gerçekleşen enflasyon kayda değer oranda gerilemediği takdirde sonbaharda bir faiz indirimi gerçekleşmeyebilir.
Ayrıca, FED’ in para politikasını beklenenden daha hızlı normalleşmeye gitme eğilimin göz önüne alınması gerekebilir. Sonuç olarak, FED’in “tapering” ve 2022’de en azından bir adet faiz artırımı yapma ihtimalinin olduğu bir ortamda, TCMB’nin parasal gevşeme konusunda, enflasyon görünümüne dair beklentilerin kayda değer oranda olumlu yönde evrilmesini beklemeyi tercih edebileceğini değerlendiriyoruz.
TCMB PPK toplantısı yarın (14 Temmuz) gerçekleşecek ve faiz kararı saat 14:00’de açıklanacak. Piyasa beklentisi ekseriyetle (biz de dahil olmak üzere) TCMB’nin politika faizini değiştirmeyeceği ve %19’da sabit bırakacağı yönünde. Beklendiği üzere, faiz hadlerinde herhangi bir değişiklik yapılmasa dahi, karar metninde yapılabilecek sınırlı değişiklik üzerinden para politikasına dair verilebilecek yeni sinyaller yakından takip edilecektir.
TCMB, en son yayınlanan PPK karar metnine, para politikasının uygulanmasına ilişkin “kararlılıkla” ve “sıkı” kelimeleri ekleyerek sırasıyla zaman ve yön konusunda kamuoyuna daha net sinyal verme yolunu seçmişti. TCMB’yi mevcut para politikasına ilişkin “sıkı” ifadesini kullanmaya iten gelişmenin ise Nisan ayında yıllık enflasyonun %17,14 seviyesinde zirveyi görmesi ve Mayıs ayında %16,59’a gerilemesinin etkili olduğunu düşünüyoruz.
Bu ifade aynı zamanda para politikasının TCMB tarafından mevcut enflasyon gelişmeleri kapsamında dahi “sıkı” olarak nitelendiğini gösteriyor. Dolayısıyla, enflasyonda kayda değer düşüş görülmesi halinde bir sonraki politika değişikliğinin “gevşeme” yönünde olacağının sinyalinin verildiğini değerlendiriyoruz. Bu karar sonrasında enflasyonun Haziran’da yeniden %17,53’e yükseldiğini göz önüne aldığımızda, karar metnini yakından incelemeye devam edeceğiz.
TCMB’nin, son yapılan enerji zamlarına, yüksek döviz kuruna ve yüksek Haziran enflasyonuna rağmen Temmuz ayı “Enflasyon Raporu’nda yer verilecek enflasyon projeksiyonunda kayda değer bir değişiklik yapmasını beklemiyoruz. Dolayısıyla, şu aşamada, TCMB’nin 3. Çeyrek sonu, 4. Çeyrek başı itibariyle enflasyon patikasında kayda değer düşüş beklemeye devam ettiğini düşünüyoruz. TCMB, sadece 2021 sonu enflasyon tahminini %12.2’den bir miktar yukarı çekmeyi düşünebilir. Bu açıdan, Banka’nın yarınki karar metninde, sonbaharda faiz indiriminin hala masada olduğunun sinyalini vermeye devam etmeye devam etmesini bekliyoruz.