Dolar / Türk Lirası Yorumları

Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin ortak toplantı yapacak olması Türkiye’nin jeo-stratejik pozisyonuna dair büyük bir değişim içinde olduğunu gösteriyor. Bu durum yakın zamanda Türkiye’nin Avrupa ve ABD’yle olumsuz bir sürece girecek olduğunu da gösteriyor. Jeopolitik durum bu şekildeyken yarın Türkiye’den açıklanacak enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesi gelişmeleri daha da TL olumsuz kılabilir. Sonuç olarak Türkiye’nin iç ekonomik dinamikleri ve dış siyasi gelişmeler TL’nin değerinin düşme riskini artırırken bugün ABD’den açıklanacak ISM verilerinin beklentilerden düşük gelmesi ihtimali şu aşamada Dolar faizlerinin vade yapısına yansımış durumda. Dolayısıyla eğer bugün ABD’den gelecek verileri eğer faizlerin gerilemesine neden olacak şekilde zayıf gelirse Dolar kurunun olası yükselişlerini sınırlı kalacaktır. Şu aşamada Dolar kurunun düşüşü çok kolay olmaz ancak olursa geri çekilmeleri birer alım fırsatı olarak değerlendirilmek gerekebilir. Zira bu piyasa şu an Dolar kurunda açığa satış yapmak için hiç uygun değil.

Türkiye’nin büyüme rakamları gerçek anlamda bir büyümeye işaret etmediğini dünkü raporda belirtmiştim. Bu sürecin akabinde fazla üretim yapıp satış gerçekleşmemesinden dolayı artan stokların neden olduğu büyüme sayesinde ilerleyen günlerde Türkiye’de zararına ya da maliyetine satış yapmak için sıralanan üreticiler enflasyon verilerinin düşmesin sağlayabilir. Bu beklentiyle birlikte Türkiye’ye hızlı bir para girişi olabilir ve bu da faizlerin gerilemesine neden olur. Bu durumda ilerleyen günlerde ki bu gün de dahil yükselişlerde açığa satış yapmak uygun strateji olabilir. 4 TL’ye yaklaştıkça Dolar’da satıcılar artacaktır.

Bugün Türkiye’nin ekonomik büyüme rakamları açıklanacak. Hükumet yetkilileri açıklanacak büyüme verilerinin yüzde 7 ve üzerinde olmasıyla ekonomiyle ilgili olumlu söylemlerde bulunacak olsa da reel büyümenin düşük olduğu gerçeği ekonomi çevrelerince gözlerden kaçmaz. Zira yüksek enflasyon ortamında ekonomik büyümenin yüksek hesaplanması zaten olması gereken durum. Oysa 2003 yılını baz yıl alıp enflasyondan arındırılmış büyümeye bakıldığında büyümenin gerçek anlamda gerçekleşmediği görülür. Bu şartlar altında işsizlik verilerinin sınırlı gerilemiş olması ve Türkiye’nin kredi riskinde görülen yükseliş beraberinde TL’nin bir miktar daha değer kaybı yaşaması gerektiğini gösteriyor. Bu durumda Dolar kurunun geri çekilmeden önce 4,05’e kadar uzanan yükselişinden söz edilebilir.

Türkiye’nin AB ile ilişikleri her geçen gün daha olumsuz bir noktaya gitmeye devam ettikçe TL üzerindeki baskılar artmaya devam ediyor. Bu durum TL faizlerinin düşmesine engel olmakta ve bunun doğal sonucu olarak TL’nin değer kaybetmesine neden olmaktadır. Yarın açıklanacak büyüme verilerinin beklentilerin üzerinde olması çok olumlu bir duruma neden olmaz. Zira bu yükseliş enflasyonun yükselişinden de kaynaklı olup reel anlamda büyümenin olup olmadığını bir sene sonra açıklanacak enflasyonla birlikte ancak göreceğiz Bugünlerde enflasyon yükselme eğilimini korumaya devam ederken azalan işsizlik sadece bazı ayarlamalar sonucu olduğundan Türkiye ekonomisinin normal bir ekonomiden ok savaş ekonomisinde oluğunun altı çizilmelidir. Bu karamsar tabloda TL’nin güçlenmesi için Türkiye’nin jeopolitik risklerinin azalması ve ekonominin gerçek üretimle yeniden rayına oturması gerekir. Şu aşamada şahin politikalarla TL’nin değer kazmaması söz konusu olamaz. Bu nedenle düşüşlerde alım denemesi yapmak uygun strateji olacaktır.

Son iki hafta içinde değer kaybeden TL, değer kaybettikten sonra hala toparlanamamış olması düşmeyen iki yıllık TL faizleriyle açıklanabilir. Zira bu faizlerde görülebilecek düşüşler Türkiye’ye olan para girişini ifade etmekte. Hal böyleyken ve küresel piyasalarda hisse senedi piyasalarına olan para akışı yavaşlamışken TL’nin değerlenmesi pek kolay gözükmüyor. Her ne kadar belirgin bir dalgalanma yaşanıyor olsa da TL’nin değer kazanmasına yönelik bir momentum oluşumu isteği henüz oluşmadı. Bu durumda her ne kadar TL’nin teknik bir düzeltmeyle kısmi değer kazanması mümkün olsa da kısa vadede genel itibarıyla kurun düşüşleri alım için değerlendirilebilir.

Türkiye’nin kendine özgü jeopolitik riskleri artarken Türkiye’de enflasyon ve faizlerin birbirinden ayrışıyor olması aynı zamanda enflasyon beklentilerin yükselen kurla daha da beslenmesine neden oluyor. Bu durum TL’nin kronik değer kaybının devamı anlamı geliyor. Diğer yandan Dolar cephesinde Dolar endeksinin düşüşü kurun gerilemesine de izin vermiyor. Oysa bugünlerde Dolar endeksinde oluşacak yukarı yönlü bir hareketin Dolar kurunun daha da yükselmesine neden olabilir. Bu nedenle seans içinde geri çekilmeler yaşandığında düşüşleri alım fırsatı olarak değerlendirmekte fayda var.