Enflasyon (TÜFE) Nisan’da piyasa beklentisi olan %5,5-6,0 ve bizim beklentimiz %6,5’in bir miktar üzerinde aylık %7,25 oranında artış gösterdi. Dolayısıyla, yıllık enflasyon %61,1’den %70’e yükseldi. Nisan’da enflasyondaki yükselişte ana unsurlar ulaştırma hizmetlerindeki %11,3, su fiyatlarındaki %14,2, akaryakıt fiyatlarındaki %4, doğalgaz fiyatlarındaki %35, dayanıklı mallardaki %5,1, eğitimdeki %6,6, lokanta/oteller grubundaki %7,0 ve gıda ve içecek grubundaki %13,4 artış oldu.
Dikkat çeken verilere baktığımızda, Nisan’da taze-sebze meyve yıllık enflasyonu %81,5'ten %104,8'e yükseldi. Yakın bir süre önce, Aralık 2021'de bu oran çok daha az %18 civarındaydı. Öte yandan, işlenmiş gıda ürünleri enflasyonu yılık %63,6'dan %78,1’e yükseldi. Gıda fiyatlarındaki artışların arkasında ise bazı ürünlerde yurtiçi üretimin talebe yetişmekte zorlanması, üretim faktör maliyetlerindeki artışlar, uluslararası gıda hammadde fiyatlarında döviz bazında artışlar ve döviz kuru hareketlerinin olduğunu değerlendiriyoruz. Eğer Şubat ortasında işlenmiş temel gıda ürünlerinin KDV oranı indirilmeseydi, işlenmiş gıda ürünlerindeki yıllık artış oranı %90'u rahatlıkla bulabilirdi.
Gıda fiyatlarındaki güçlü ve hızlı artışa rağmen, jeopolitik gelişmelerin yansıması olarak, küresel gıda fiyatlarında güçlü bir artış yaşanıyor. Ayrıca, TL cinsinden uluslararası işlenmiş gıda fiyatları ile yurtiçi gıda fiyatları arasındaki makasın kapanmasının uzunca bir süre daha devam edeceğini değerlendiriyoruz.
Enflasyonist baskıların diğer önemli unsurlarından biri ise hizmet enflasyonundaki artışın devam etmesiydi. Mevsimsellikten arındırılmış kira, haberleşme ve ulaştırma haricindeki hizmet enflasyonu (çekirdek) Aralık’ta %8, Ocak’ta %8,8, yükseliş gösterdikten sonra Şubat’ta %4,1, Mart'ta %4,6 ve Nisan’da %5,0 artış gösterdi. Diğer bir değişle çekirdek hizmet enflasyonunun geçen sene Ekim’de %20,2 iken Nisan’da %53,9’a yükseldiğini gözlemliyoruz. Diğer bir deyişle, son aylarda hizmet enflasyonu eğilimi yavaşlamak yerine bir miktar daha ivme kazandı. Bu eğilim artışının arkasında ise özellikle gıda fiyatlarındaki çok hızlı artıştan etkilenen yeme-içme hizmetleri oldu. Bununla beraber, hizmet kalemlerinde genele yayılan fiyat baskılarının devam ettiğini belirtebiliriz.
Çekirdek mallara baktığımızda ise dayanıklı mallar aylık %5,1, diğer temel mallar ise aylık %1,8 artış gösterdi. Diğer temel mallar fiyatlarındaki artış %5 olan beklentimizin epey altında gerçekleşti. Dayanıklı mallar grubunda yer alan otomobil fiyatlarındaki artışın ise %4,1 ile sınırlı olduğunu gözlemliyoruz.
Önümüzdeki aylarda motorlu taşıtlarda fiyat artışlarının hızlanabileceğini değerlendiriyoruz. Bizleri diğer şaşırtan bir durum ise giyim ve ayakkabı grubundaki sınırlı aylık %7,1 artış (mevsimsellikten arındırılmış neredeyse fiyat artışı yoktu) oldu. İTO verilerine göre giyim fiyatlarındaki artış %28 olarak gerçekleşmişti. Ayrıca, ÜFE giyim grubundaki son dönemdeki güçlü artışlar Nisan'da perakende fiyatlarına yansımadı. Öte yandan, mevsimsel faktörlerin de etkisiyle Mayıs'ta giyim ve ayakkabı fiyatları güçlü bir artış gösterebilir.
ÜFE endeksine baktığımızda ise temel mallar ve ÜFE arasındaki makas açılmaya devam ediyor. ÜFE'deki son yükselişte, enerji fiyatlarında Nisan ayında gerçekleşen fiyat artışları (elektrik %50; doğalgaz %50) , döviz kuru artışları, ücretlerdeki yüksek artış oranı yanı sıra, küresel tedarik zincirinde yaşanan kısıtlar ve yüksek kapasite kullanımı başrolde idi. Küresel emtia fiyatlarındaki artışın ve enerji sektöründeki zamların diğer imalat sektörüne gecikmeli etkisiyle, Mayıs'ta da aylık bazda %5 civarında bir ÜFE gerçekleşmesi bekliyoruz. Yılın ikinci yarısında ise işçilik ücretlerinde görülebilecek olası %20 civarı bir artış ÜFE üzerinde ilave baskılara yol açabilir.
Enflasyonun ana dinamiklerine baktığımızda, son 5 aydır gözlemlenen maliyet kaynaklı fiyat artışı ivmesinin devam ettiğini gözlemliyoruz. Her ne kadar, yıllıklandırılmış 3 aylık medyan enflasyonun Şubat’ta %127 ile zirve yaptıktan sonra Nisan'da %37’e gerilediğini hesaplasak da giyim, kira, haberleşme gibi kalemleri çekirdek enfaslayon hesabından çıkarıp baktığımızda çekirdek enflasyon eğiliminin düşmediğini gözlemliyoruz.
Bu yılın ilk yarısında ÜFE-TÜFE arasındaki makasın henüz kapanma eğilimine başlamadığı için maliyet kaynaklı fiyat artışlarının hem mal hem de hizmet gruplarında görünmeye devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca, enerji fiyatlarına yönelik fiyat artış baskısının yıl boyunca devam edebileceğini değerlendiriyoruz. Pandemi sonrasında hizmet sektörünün kapasite kullanım oranındaki artışla ve sektördeki girdi maliyetlerindeki artışla beraber hizmet enflasyonundaki yüksek seyrin devamı ise şaşırtmayacaktır.
Bugünkü veri öncesinde Ekim itibariyle enflasyonun %80 ile zirveyi göreceğini, yılı ise %60 civarında kapatacağını değerlendiriyorduk. Bugünkü yüksek gerçekleşme beklentimize dair yukarı yönlü risklerin belirmesine yol açıyor.
Yıllık enflasyonu ve politika faizinin %14 olduğunu göz önüne aldığımızda, 2022’ye ilişkin belirgin bir negatif reel faiz görünümünün korunduğu kanaatindeyiz.
Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi |