- 20 Ocak’ta seçilmiş ABD başkanı Joseph Biden görevine yemin ederek başlayacak. Biden, dün göreve başlamadan 1.9 trilyon dolarlık yeni bir mali harcama planının gündemdeki ilk konu olacağını açıkladı.
- Başkan Biden’ı bu kadar güçlü yeni bir mali paket konusunda cesaretlendiren konu ise geçen hafta Georgia’da gerçekleşen senatör ara saçını Demokratların kazanmasıyla, Demokratların Senato’da tek sandalye farkla kontrolü ele geçirmesi. Bu seçim sonuçlarının belli olmasından itibaren, piyasa oyuncuları daha büyük mali harcamaların gelebileceğini öngörerek, bu ihtimalleri güçlü bir şekilde fiyatlamaya başlamıştı. Sonuç olarak ABD 10 yıllık hazine tahvil faizleri %0.90 civarından %1.20’lere doğru yükselmeye başlamıştı. Buna paralel, ABD dolarındaki değer kaybı trendi duraklamıştı.
- Hatırlayacağınız üzere ABD’de en son Aralık ayında 892 milyar dolarlık bir ekonomiyi destekleme paketi onaylanmıştı. Geçtiğimiz Mart ayında ise 2.3 trilyon dolarlık bir mali harcama planının uygulandığını unutmamak gerekir. Dolayısıyla, 1.9 trilyon dolarlık paket yasalaşırsa, son 1 senelik süreçte ABD’nin uyguladığı mali harcama tutarı 5.2 trilyon dolara çıkmış olacak (GSYH’nin yaklaşık %20’si).
- Yeni harcama paketinin daha çok harcanabilir geliri gerilemiş dezavantajlı hanehalkına doğrudan mali yardımı içerdiğini gözlemliyoruz. Örneğin, işsiz kalanlara mali desteğin haftalık 300 dolardan 400 dolara çıkarılması öngörülüyor. Buna ek olarak, yaklaşık her Amerikanlıya 1400 dolarlık tek seferlik bir ödeme yapılması hedefleniyor. Geçen Aralık ayında yasalaşan paket bu ödemeyi 600 dolar olarak belirlemişti. Dolayısıyla, yeni tasa tasarısı onanırsa, bu miktar 2000 dolara yükselmiş olacak. Bu paket dışında ayrıca, ABD’de saatlik asgari ücretin 7.25 dolardan 15 dolara kadar çıkarılması bekleniyor.
- Ayrıca, COVİD-19 sebebiyle çok yıpranmış sağlık sistemine büyük mali destek söz konusu. Aşılanma programına 160 milyar dolarlık destek söz konusu. Plan eyaletlere, küçük işveren ve belediyelere 450 milyar dolarlık destek yapılması öngörülüyor.
- Sonuç olarak 1.9 trilyon dolarlık mali harcama destek paketinin daha çok toplumun geniş tabanın yaşadığı finansal/maddi sorunları azaltmayı planlıyor. Daha çok sosyal devlet özelliğini arttırmayı hedefleyen bir yasa tasarısı. Altyapı ve yeşil enerji yatırımlarını desteklemeyi şu aşamada hedeflemiyor. Dolayısıyla, bu mali paket geniş kesimlerin harcanabilir gelirini kısa sürede arttıracağı için dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları harcamalarını hızlı bir şekilde artırması söz konusu olacaktır. Özellikle bahar aylarıyla beraber ekonominin yeniden tam açılma yoluna girmesi ve aşılanma faaliyetlerinin hızlanması ile beraber harcamalar ve istihdam piyasası çok hızlı canlanabilir.
- Kısa sürede ciddi bir mali harcamanın gerçekleşmesi ile beraber bu ABD Hazine’sinin daha da çok borçlanma ihtiyacı olacak. Bunun uzun vadeli tahvil faizleri üzerindeki etkisini şimdiden gözlemlemeye başladık. Öte yandan, FED’in artan tahvil ihracını ve arzını dengelemek adına aylık 120 milyar dolarlık varlık alım programında bazı değişikliklere gitmesi gerekir. Buna rağmen, 2021’de enflasyonun baz etkisiyle de olsa artacak olması varlık alım programını arttırmak bir tarafa azaltma ihtimallerinin de konuşulmasına yol açıyor. Dün FED başkanı Powell’ın varlık alım programını küçültmeyi konuşmak şimdiden anlamsız açıklaması bu endişeleri şimdilik dindirebilir. Ancak, global piyasalarda risk iştahının düşmesini engellemek adına FED’ den biran önce varlık programıyla ilgili güvercin açıklamalar yapması gerekebilir.
- Bu kadar büyük mali yardım paketi tasarısı açıklamalarına rağmen piyasaların nispeten mesafeli tepkisinin sebebinin bu belirsizlik olduğunu düşünüyorum. Mevcut tasarı yasalaşırsa eğer 2021’ye ilişkin büyüme ve enflasyon beklentileri ciddi manada yukarı revize edilebilir. Hatta, bu noktada emtia fiyatlarında gözlenen artış trendi daha da hızlanabilir. Ayrıca, genel olarak dünyada imalat zincirleri büyük baskı altında ve bazı imalat ürünlerinde ciddi yetersizlikler söz konusu. Bu global imalat enflasyonunu daha da yukarı baskılayabilir. Bu özellikle Türkiye için çok riskli bir durum. Keza, imalat malları enflasyonu Aralık ayında %27’ye kadar yükselmişti. Yakın gelecekte tüketici fiyatları üzerinde maliyet kaynaklı yeni baskılar görebiliriz.
- İyimser senaryoda ise FED varlık alımlarını daha da arttırabilir. Bu uzun vadeli tahvil faizlerini kısa vadede daha da baskılayabilir ve artan enflasyon beklentilerinin de sayesinde reel faizler daha da düşebilir (eksi bölgede). Bu faizler konusunda Türkiye’nin görece cazibesini arttırır.