Enflasyon (TÜFE) Aralık’ta aylık %13.58 oranında artış gösterdi. Böylece, enflasyon kurum ve piyasa beklentisi olan %9,0’un üzerinde gerçekleşmiş oldu. Dolayısıyla, yıllık enflasyon %21,31’den %36,08’e yükseldi. Aralık’ta enflasyondaki yükselişin ana unsurunun döviz kurlarında gözlemlenen artış dolayısıyla kur geçişkenliğinin olduğunu vurgulayabiliriz. Hatırlanacağı üzere, 2021’in Ağustos ayından Aralık’a aylık ortalama sepet kuru %61 yükselmişti. Diğer önemli faktör ise fiyatları belirlenen ya da yöneltilen ürün ve hizmet grupları fiyatlarında yapılan kayda değer güncellemeler idi. Örneğin, akaryakıt fiyatları aylık bazda %22 artış gösterdi.
Dikkat çeken verilere baktığımızda, gıda enflasyonunun aylık bazda %26 artış gösterirken, yıllık bazda artış oranının %44’e yaklaştığını görüyoruz. Aralık’ta özellikle işlenmiş gıda ürünleri enflasyonunun yılık %47,6’ya yükselmesi dikkat çekiyor. Bu artışların arkasında ise yurtiçi tarımsal üretiminin talebe yetişememesi, üretim faktör maliyetlerindeki artışlar, uluslararası gıda hammadde fiyatlarında döviz bazında artışlar ve döviz kuru hareketleri var. Önümüzdeki dönemde de küresel gıda fiyatlarındaki çok daha düşük bir ivmeyle de olsa artmasını bekliyoruz. Çünkü, TL cinsinden uluslararası işlenmiş gıda fiyatları ile yurtiçi gıda fiyatları arasındaki makasın kapanmasının uzunca bir süre daha devam edeceğini değerlendiriyoruz.
Öte yandan, işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’nin (Çekirdek Enflasyon B Grubu) yıllık bazda %19,75’ten %31.88’e yükseldiğini, diğer bir çekirdek enflasyon göstergesi olan çekirdek TÜFE’nin (C) ise %17,62’den %36,46’ya yükseldiğini görüyoruz.
Enflasyonist baskıların diğer önemli unsurlarından biri olan hizmet enflasyonunda Aralık’ta aylık %5,3 artış gösterirken ki yıllık bazda %16,88’den %22,33’e yükseliş söz konusu. 2003 bazlı TÜFE zaman serisine göre bu tarihteki rakamlar açık ara farkla en yüksek aylık ve yıllık enflasyona tekabül etti. Daha önce aylık bazda Eylül 2018’de %3,0 görülmüş, yıllık bazda ise Mart 2019’da %15,2 görülmüştü.
Çekirdek mallara baktığımızda ise, dayanıklı mallar yıllık enflasyonun Haziran’da %31’i gördükten sonra Kasım’da %18,2’ye gerilediğini, ancak Aralık’ta ani bir yükselişle %48,9’a yükseldiğini görüyoruz.. Öte yandan, giyim ve ayakkabı kalemi sınırlı bir artışla %8,0’den %19,9’a yükseldi. Dayanıklı mallar grubunun üyesi olan motorlu taşıtlar enflasyonun ise 14,6’dan %57’ye yükselmesi dikkat çekiyor.
ÜFE endeksinin Aralık’ta aylık %19,1 oranında artış göstermesi ve yüksek baza rağmen endekste yıllık bazda artışın %80’e yükselmesi dikkat çekti. Önümüzdeki dönemde, enerji fiyatlarında gerçekleşen fiyat artışları (elektrik %128, doğalgaz %50) , döviz kuru artışları yanı sıra, küresel tedarik zincirinde yaşanan kısıtlar ve yüksek kapasite kullanımı sebebiyle ÜFE’nin yükseliş trendine devam etmesini bekliyoruz. Öte yandan, enerji, madencilik ve ana-metal grupları haricindeki ÜFE’ye baktığımızda da aylık %18,7 gibi yüksek bir artış hesaplıyoruz. Hatta, aylık bazda bu rakamın Ocak ayında da Aralık ayı civarında gerçekleşebileceğini değerlendiriyoruz. 1994 yılından itibaren seriye geri baktığımızda, daha önce bu kadar yüksek bir rakamı görmemiz için Nisan 1994’e kadar gitmemiz gerekiyor.
Bu yılın ilk yarısında ÜFE-TÜFE arasındaki makasın henüz kapanma eğilimine başlamadığı için, hatta tam tersine Ocak itibariyle açılmaya devam edeceğini öngördüğümüzden dolayı, maliyet kaynaklı fiyat artışlarının hem mal hem de hizmet mal gruplarında görünmeye devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca, doğrudan TÜFE’yi etkileyen enerji gruplarındaki fiyat artışlarını da not etmeliyiz. Hizmet enflasyonunu olumsuz etkilemesini beklediğimiz diğer bir unsur ise ücretlerin Ocak ayında önemli bir oranda artacak olması.
Politika faizinin %14 olduğunu göz önüne aldığımızda, 2022’ye ilişkin belirgin bir negatif reel faiz görünümün korunduğu kanaatindeyiz.
Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi |