Yeni Ekonomi Programı Ne Diyor Ya Da Biz Ne Anlamalıyız?

Geçtiğimiz Pazartesi günü Yeni Ekonomi Programı açıklandı. Ekonominin geleceğine dair projeksiyonlar içeren Program, politika yapıcıların önümüzdeki döneme nasıl baktıklarını, ancak çok daha önemlisi, neyi hedeflediklerini ortaya koyar. Piyasa oyuncuları da bu hedefe bakarak, nasıl bir ekonomi politikası izleneceğine dair çıkarımlarda bulunur. Bu anlamda, Yeni Ekonomi Programı’nın açıklanması da piyasa için önemli bir gelişmeydi.

Programı değerlendirmeden önce, programda 2020 yılının nasıl resmedildiğine bir bakalım. Programa göre 2020 yılında ekonomimiz %5 büyüyecek, işsizlik oranı %12,9’dan %11,8’e düşecek. Bütçe açığı da GSYİH’nın %2,9’u kadar, yani 2019 yılındaki seviyesinde olacak. Ekonomide güçlü bir toparlanma yaşanırken, enflasyon %12’den yüzde %8,5’e düşecek ve cari açığımız da GSYİH’nın %1,2’sinde kalacak.

Bu resim Türkiye ekonomisi için ideale çok yakın bir görünümü işaret ediyor. Ancak diğer taraftan, Türkiye ekonomisinin yapısını ve geçmiş tecrübeleri göz önünde bulundurduğumuzda, tahminlerin gerçekleşmesinin önünde bir takım zorluklar olduğu söylenebilir. Geçmiş 20 yılda istisnasız biçimde gördük ki Türkiye ekonomisi büyümeye başladığında cari açığı da artar; zira ister ihracat için isterse iç talep için olsun üretimde kullanılan ara malların önemli bölümü ithaldir. Hele ki büyümenin Program’daki %5 seviyesine çıktığı bir durumda, ertelenmiş ithalat talebi ve azalan ara malı stoklarının da etkisiyle, ithalat hızlı biçimde artabilir. Ciddi bir küresel yavaşlamanın kapımızı çaldığını ve hatta kapıyı kırıp içeri girdiğini, bunun ihracatımızı olumsuz etkileyebileceğini de göz önünde bulundurduğumuzda, cari açığımızın Programda belirtilenden daha yüksek seviyede gerçekleşmesi olası. Enflasyon için de benzer şeyleri söyleyebiliriz. Son 10 yılda ortalama enflasyonun %10 civarında olduğunu göz önüne aldığımızda, güçlenen talep ile beraber, enflasyonun %8,5’e inebilmesi için de ekonomide yapısal bir dönüşümün gerçekleşmiş olması gerekiyor.

Şimdi programa bir diğer açıdan bakalım. 2020 yılı büyüme projeksiyonlarının aynı zamanda ekonomi yönetimi için hedef olduğunu söyleyebiliriz. Bu çerçevede, büyüme hedefinin %5 olarak belirlenmiş olması, büyümeyi destekleyici uygulamaların önümüzdeki dönemde de devam edeceğinin sinyalini veriyor. Bu anlamda, kamunun büyümeye katkısı devam edecektir, nitekim güçlü büyümeye karşın bütçe açığının GSYİH’ya oranı hedefinin %2,9 olarak belirlenmesi bunun bir göstergesi. Diğer taraftan, Bakan Berat Albayrak’ın son derece açık ve net bir biçimde ifade ettiği gibi, ekonomi yönetimi özel bankalardan da, son bir yılda kamu bankalarının sağladığına benzer bir katkı vermesini bekliyor. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde kredi veren bankaları diğerlerine kıyasla mükâfatlandıran önlemlerin gelmesi olası. Son olarak da, 2019 yılı sonu enflasyon tahmininin %12 olarak belirlenmesi, önümüzdeki dönemde, düşen enflasyonla Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edeceğinin sinyalini içeriyor. Merkez Bankası’nın politika faizini yılsonunda %14’e çekmeyi hedefleyeceğini düşünmekteyiz.

Back to Top